24 Ağustos 2008 Pazar

Bozukluğun iki yüzü

Stüdyodan çıkıp koridordaki ahşap duvarayaslandı.Ders sırasında kapadığı telefonunu açıp mesaj gelmiş mi diye bakarken saksafonunu ve nota kitabını çantasına yerleştirdi.Temiz,dağınık saçlarını koridorun aynasında düzeltirken kız arkadaşını aradı:

Canım?
Efendim aşkım?
Ya aramışsın.Dersteydim biliyorsun.Hay'rola önemli Birşey miş oldu?
Hı?Yok sesini duymak istedim sadece.Şu an eve geldim bi' beş dakka sonra arayayım mı seni?
Oluuur tabi:).

Gülümseyerek,yarın sevgilisi ile gidecekleri konseri düşünerek merdivenleri inmeye başladı üçer beşer...

HasaaaanN!! Lan Hasaaan Amına kodumun bak buraya?
Ne var lan N'oldu?
Oğlum Sedat abi söyledi.Akşam gene elin boş gelirse Avradını sikecekmiş ona göre!
Tamam lan gidiyoz işte...
Bunu da alcakmışsın.
Aa..sağol lan.

Koşarak pis ara sokaktan dışarı attı kendini.Arkadaşının verdiği emaneti inceleyip cebine koydu.Ellerini de kirli,ince pantolonunun cebine koyup yürümeye başladı.
"Koduğumun kışı.Götümüz dondu lan...Bi sigara bulsam da yaksam..."


Binadan dışarı adımını attığında pardesüsünün yakalarını kaldırdı.Hava çoktan kararmıştı.Yağan kara bakıp gülümseyerek ilerlemeye başladı sokakta.

Hayatını güzel bir noktaya sokmuştu.Güzel bir özel okulun lise 2.sınıfında burslu okuyordu.Çok sevdiği bir enstürman olan saksafonda oldukça iyiydi.Her perşembe okuldan çıkıp eve gidiyor,sonrasında ise soluğu burada alıyordu.İstiklale 100 adım uzaklıkta güzel teraslı bir evleri vardı.Yazdığı şiirleri bir edebiyat dergisinde yayınlanıyordu.Bunda da iyi sayılırdı;ama asla resimdeki kadar geliştiremezdi kendini şiirde.En büyük şansını düşünmeye daldı.Aşkı bulmuştu Nehir'de.karşılığını da almıştı.Dünyanın en şanslı insanı olduğunu düşünürken telefonu çaldı:

Alo?
Aşkıııııımm!!
Anne?Efendim?
Ay hiç sevmiyo bu çocuk annişini.Nerdesin geliyor musun artık eve?
Evet anne çıktım kurstan.Paramı düşürmüşüm ama o yüzden yürüyorum eve doğru.
Aa..Tamam yavrum hadi bak çabuk.Şinitzel yaptım.Körili...
Off.."Şlaps şlups.."Geliyorum:)


Aa..Bu bizim Fiko değil mi lan?
Laaan!!FikoooOO!Nerdesin oğlum lan?Bi sigara versene.
Anaa nabıyon lan Apo?
Naaabayım amına koyum.Pezevenk Sedat işe yolladı gene.ŞŞşş emanete baksana?
Hassiktiir..Güzelmiş lan.Sedat mı verdi?
Hee..Bi cigara versene lan?
OFf..al.Sende bizden otlanıyon hep.
Hadi gidiyom ben iş var...

"Kodumun salağı.Amma çok konuşuyo bu da altı üstü bi cigara vercek..." diye düşünerek ilerledi karlı sokaklarda.Yırtık ayakkabıları yüzünden ayağını her yere basışında donuyordu.4 ay önce evinden atılışını düşündü.Babası anasını öldürmüş bunu da kovalamıştı.Abdullah kaçmıştı ama sokakta tek başına bulmuştu kendini.Polis bile uğraşmamıştı.Köfte çalıp,cüzdan çalıp içeri alına alına pişmişti bu işte.Sedat gibi uyuşturucu satıcısı,gaspçı kurtların da onu bulmasını kolaylaştırmıştı.Taciz,tecavüz,dayak...Hepsine katlanıyordu insan.Bunları düşünürken sokağı döndü.Cebinden emaneti çıkarıp ilerideki avına baktı."Amına koduğumun piçinde sağlam cukka vardır haa..."Hayat zordu.Ve Abdullah gibiler için yaşamak en zoru bile yapabilmekti.Bunu düşünerek döndü köşeyi.


İnsanca yaşadığını hissediyordu.Ustasının,Nazım'ın dediği gibi ciddi alıyordu yaşamayı.Sonuna kadar sıkıyordu.Ruhunu,karakterini eğitip onu elle tutulacak kadar somutlaştırıyordu.İleriden ona doğru gelen eski ince kazaklı pis sokak çocğuna baktı.Aynı yaşta falanlardı herhalde.Acıdı ona,kolay değildi.Yaşamak...Ne de olsa ciddi bir işti...

Sokağa tekrar baktı.2 si vardı sadece karanlık sokakta.Hasmına baktı:
"Amına kodumun zengin çocuğu.Ne rahat hayatın di mi pezevenk...Babanın parasıyla sürdüğün sefanı sikeyim."
Hızlanıp,omuz atıp duvara dayadı pardesülü genci.Cebinden "Sedat Abi"'sinin verdiği sustalıyı çıkarıp hasmının boğazına dayadı.

Ebeni sikmeden ver lan paranı!Ver!
Nnn'oluyo yaa??!
Para diyorum zengin piçi!PARA!!!
Aaabi valla param yok düşür-
Siktir lan!!Çıkart malı dedim!!
Abi yok yok yok!!!

Siktir ordan zengin çocuğu sende yok da bende mi var!
EEaah yok diyorum Yok param falan!Sizden mi korkucaz be haydu-"Ğğğhhkk.aah.."

Bıçağı attı elinden.Panikle yaptığı hamleyi algılayamadı başta.Yerde ufak bir kan gölü oluşturan cesede baktı.Yaptığının farkına varınca da karanlık sokaklarda kaybolmak için koştu...

İçine gömüldüğü kardan kalkamıyordu.Karın beyazlığa tezat bir şekilde akan kanı yanından akıp giderken kaydı gözleri.Yaşamak zor bir işti...Bitmişti...


O gün bir genç öldü o arka sokaklarda...Var olmak iz bırakmak için elinden geleni yapan bir genç...Kıskanç kaderin ironisiyle yok olan bir ruh...Asla tanımadığım ama hep arkadaşım olan o genç o gün o arka sokakta öldü.

Bencil,kötü,ahlaksız insanların sebep olduğu kayıp bir ruh da öldü o gün o arka sokakta.İlk kez kanlandı elleri.Bundan sonrakilerin habercisiymişçesine.Bir ruh,zaten kayıp olan o ruh o gün o arka sokakta öldü.

Yaşamak şakaya gelmezdi.Ustanın dediği gibi,ciddi bir işti yaşamak.Zordu.Tüm bu pislik ve tükenmişlikler içinde hele...O gün 2 duvarın kesiştiği köşede iki ruh kaybetti bu oyunu.Kaybetmeye mahkumdular belki de.Ne de olsa tüm güzelliğiyle cennet de tüm pisliğiyle cehennem de bu dünyadaydı ve bazıları bunu yaşıyordu son safhasına kadar.Hayat adil değildi,olmamıştı ve olmayacaktı.

O gün o köşede bir arkadaşım öldü.Asla tanıyamadığım bir arkadaş...


Not:Abdullah karakterini ete kemiğe büründürmek için argo ve küfür kullanmak zorundaydım.Kusura
bakamayın...


Hiç yorum yok: