31 Ekim 2009 Cumartesi

29 Ekim 2009 Perşembe

Birisi

Benim bi' arkadaşım var, kızcağız her bir araya geldiğimizde, ayrılırken "Mutlu Ooooll!" diye emrederek sarılır bana.Tanısanız çok seversiniz bence.

O kadar işte.

Back in the USSR

Been away so long I hardly knew the place
Gee, it's good to be back home
Leave it till tomorrow to unpack my case
Honey disconnect the phone
I'm back in the USSR

Evet, geri geldim ben tahta bavulumu kapıp OSDM yi USSR'a benzete benzete.Arada bir uğrayayım buraya da Angie ve Fermium'un tekelinden kurtarayım.

Haa okuyucu unutmadan:

You don't know how lucky you are, boy!


İmza:
Maşviş falan.

28 Ekim 2009 Çarşamba

tarihte bugün.

Bugün metrobüse bindim, iniceğim durağa yaklaştık, yerimden kalktım, hazırlandım. En arkada oturuyodum (evet metrobüste oturarak gittim!) ve en arka kapının önünde beklemeye başladım. Şoför kapıları açmadı, açıcak heralde diye beklerken diğer kapılar açık olduğunu insanlar metrobüsten indiklerini fark ettim, orta kapıya doğru yürüdüm. Tam kapıya ulaşmışken de kapılar kapandı.

"İnicek var, orta kapıyı açar mısınız?"
"Orta kapıyı açar mısınız? İnicek varmış!!"

-o sırada yanımda bulunan amca da bana 'neden vaktinde inmedin? diye sordu-
-daha fenası, şoför bi de azarlamaya başladı 'kapıları açtığımda niye inmiyosunuz allaallaaa...' sonra da kapıları açtı-

"ARKA KAPIYI AÇMAMIŞTINIZ ÇÜNKÜ!!" diye gayet düzeyli bir ses tonunda ama kızgın bir şekilde şoföre bağırdım.

Boşu boşuna saygısız isyankar ergen olduk, hayret bişey.

27 Ekim 2009 Salı

Bugün Z. "bok" dedi!!



bunu yazmak zorundaydım.
söz vermiştim.
ilgilenmeseniz de olur yani.
sonra hakkımda "idil kısacık kısacık yazılarla istatistiklerde öne geçiyo" demeyin ama, kızarım.

26 Ekim 2009 Pazartesi

istiyoruuaam.

http://www.themovieum.com/home-mainmenu-1.html

Palau!

http://en.wikipedia.org/wiki/Palau

20,000 kişilik, 164 milyon dolar GSMH'lı (doğru mu şeyaptım acaba?) ufak bi ada ülkesi!
Turistten falan kazanıyolar zaten parayı.
Ama baya küçükler hani.
450 km2.
Ay ne şeker.

Palau'ya nerden geldin dersen, geçen sene Birleşmiş Milletler'de çalışmış bi kadın anlatmıştı. Demişti ki "İnsanlar BM'ye laf ediyolar ama herkesin söz hakkı olduğu tek yer orası. Palau gibi ülkeler ancak BM'de Amerika'yla aynı salonda toplanıp dertlerini konuşabiliyolar." Sonra ben Palau'yu anlamayınca açıklamıştı.

Bi de demişti ki "Palau gibi minnacık bi ülke şu anda küresel ısınma konusunda en çok konuşan ülke."
Benim hoşuma gitti, sizi bilmem.

otel motel.

Preferring to stay at small hotels rather than five-stared replicas of heaven arrives with its own disadvantages. Lying under the branched tree with your dark sunglasses might conceal your dirty looks, but your unexpected encounters with the other guests can never hide your true emotions. Gossiping, muttering, sneaking, peeking, commenting, discussing, marginalizing and speculating.

It never ends. The super-athletic young husband glances at you. The married ones read their books separately. Kids run around and bump into scary old men. Tall, beautiful lady holidays all alone, leafing through "The Art of Love". The seemingly-gay couple passes you by.

And after some point, fearsome enough, it becomes your daily routine.



Ben böyle bişiler yazmıştım bu yaz.

Cidden otel böyleydi yalnız. 10-15 oda, toplamda maksimum 30 kişi, bir hafta boyunca her öğün birbiriyle karşılaşıyor, aynı kumsalda uzanıyor, denize 50 cmlik aralıklarla giriyor.

İnsan ister istemez incelemeye başlıyor yani...


Bundan öykü yapsam ne güzel olur.

25 Ekim 2009 Pazar

pardon!

bugun tam bir dontcopymystyle stalker iyim ama normalde 2 tane kazagi olan ben
bugun bugun dontcopymystyle in yaklasik 100 kreasyonuna baktim

http://www.polyvore.com/cgi/profile?id=317426

bu iste ayh dontcopymystyle...
sen mutis bi insansin
sen olaganustu bi
mutissonik bi insansin
tisortler ayrica... oyh yani.. kazaklar falan
cok guzel be
dun sucuk aldik ve acili cikti.
mutsuz son

buraya gidilicek.

http://dontcopymyblog.blogspot.com/2009/10/gozlerim-doluyor-askmn-siddetinden.html

direk siteyi koymadim dontcopymystyle buldu burayi gerci su an copy paste yaptigim icin hayli ironik oldu.

24 Ekim 2009 Cumartesi

karar falan.

Biz şöyle bir karar aldık:

Bütün aktif yazarları ayrı eve çıkmış bir blog olarak bir küçücük osmancık yazı yazdığı ve biz o osmancık turuncusunu gördüğümüz saniye blogu kapatıcaz.
Kendini imha edicek falan yani.

Ay böyle bi karar aldık da, nasılsa osmancık bloga bakmadığı için OSDM sonsuza kadar açık kalıcak heralde.


(Maşvişnu! Böyle miydi bizim aldığımız karar? :D)

mektup!

Fermium'la bir mektuplaşmamız var aklınız durur.

Kendisinden aldığım en son "mektup formatına uygun mektup" iki sene önce falandı. O gün bugündür kartlar, not kağıtları, post-it'ler, kopartılmış defter sayfaları, koparılmamış defter sayfaları, do not disturb kağıtcıkları, resimler onlar bunlarla anlaşıyoruz.

Bence kesinlikle denenmesi gereken bir olay.

Noluyo, posta iki haftada falan geldiği için sabırsızlanıyorsun.
Kadıköy'de PTT'ye gidip (son mektuplarımı hep Jude attı, ona da teşekkürlerimi sunuyorum!) mektup atcam ben dedikten sonra 1 milyon mu ne veriyosun.
Sonra senin mektubun gidiyo, onun mektubu geliyo falan.
E-mail'den bin kat daha güzel.

Bi de bugün Fermium'un mektubu geldi işte, Jude'un ona attığı mektubu da koymuş göndermiş. Forward olayının bizzat gerçeğe uyarlanmış hali yani.
(dipnot: HAYIR İNTERNET KAFEYE GİTMİYCEM)

ehem.

stay out of trouble
stay in touch.

and of course friends will be friends.

22 Ekim 2009 Perşembe

LAN?!

ayakkabıya tepki verip; dünyalar güzeli tespitime bi tane bile yorum yapmadınız burayı okuyan sevgili anonim arkadaşlar..

küsüyorum şu an.

evet.

yazmıycam hıh..

...

....

yazmak çok eğlenceli en iyisi siz okumayın...

...

....

ama okumassanız çok saçma olur ki
eğer tespit yaparsam okuyun ama 

yorumda yapın tamam mı

nolur ya?
sadece tespitlerim ve ben mesela? benim yazdığım başka hiçbişeye yorum yapmasanız da olur

acıktım

sonra görüşürüzüzüzüzü..

18 Ekim 2009 Pazar

Angie.

GSB bana asla Angie demiyceğini söylemiş.
Napalım, benim de kendi açıklamam var bir Angie olmak istemekle ilgili.

Hatta GSB sana geçen seneki İngilizce ödevimle cevap vermek istiyorum:

With or without the nicknames, anecdotes and interesting stories, I am extremely happy to be an Idil. My only concern is that nobody has written a song for a woman named Idil so far. If I were to be born again, I would like to be named Layla, Lucy, Julia, Michelle or Gloria.

Actually, even Angie would do.


17 Ekim 2009 Cumartesi

bu benim yeni ayakkabim



tamam ama rahatlar ve sicak tutuyolar gercekten

ayrica benim aldigim da cakma 16 dolar kadar ayagimdaki

esas ugg da 130 dolar o kadar param yok benim

fermi, biraz daha fermi


-son zamanda baliklarimizin sol ust kosede kumelenmeleri bana batiyor feci derecede. bi daha gorursem kaldirmak icin izin talep ediyorum yada etmiyorum kaldiricam iste.


-carnival da beni goren insanlarin basaak diye bagirip ellerini kaldirmasi ve benim bunlarin yarisinin adini hala bilmemem... cok uzucu


-o kadar fazla odevim ve o kadar absurd odevlerim var ki.. tshirt cizmek 3 tane kitap okumak. myth yazmak. okulumu derslerimi falan cok seviyorum

ki bu da bizi baska bi maddeye surukluyor..


-sevgili okur;

teorim sudur...
cok cok onemli bi sonuc degil ama teori teoridir dimi ama

yalan da degil deneyler falan yaptim iste sonuc bu.
simdilik bu kadar

13 Ekim 2009 Salı

herkes delirmiş

Canım güzelim her şeyim sevgili okulum fizik-kimya koymuş çok sevdiği TM öğrencilerine. Hadi biz 1 sene görmedik, sayısaldan kaçıp eşit ağırlığa sığınan arkadaşlarıma ne diyeceksiniz ? Kovalanıyor gibi hissediyorlardır eminim.

En azından dersane var.. Komik değil mi, okul çoğu şeyde yetersiz, herkes bunu biliyor, bunu telafi etmek için para ödüyoruz gene bolca. Tüm öğretmenler de farkında bunun ama... Dersane güzel, dersane iyi. Dersaneye gidin arkadaşlar.

Domuz gribi falan diyorlar bir de. YALAN. Uydur kafandan bir şeyer, bir kaç kişiyi feda et (önemli değil sonunda para var), sonra git türkiye'ye onbinlerce dolara ilaç sat, belli değil mi ki ya hastalık mastalık yok. En kötü nezle oluruz.

Radiohead dinliyorum, supernatural izliyorum, bir de edgar allan poe okuyorum şu sıralar bu saçmalıklardan uzaklaşmak için. Her gün görüşü kısırlaştıran ders kitaplarından, bitmeyen testlerden kafanızı kaldırıp baktığınızda gördüğünüz şeyler sizi sıktıysa, yorulduysanız baydıysanız falan, sakin olun abi. Bir çay koyun önce, sonra da ne yapmak istiyorsanız onu yapın. Delirmeyin yeter ki.

10 Ekim 2009 Cumartesi

agoni.

-Perşembe akşamı cuma günü gidiceğim bir emyuen (MUN-model birleşmiş milletler ediyo efenim) konferansı için kıyafet seçerken itunes'u açtım. Yatağa saçılmış onlarca bluz, etek, elbise arasında seçim yapmaya çalışıyodum. Ayağımda bi giyip bi çıkardığım topuklu ayakkabılar vardı. Elbiseleri beğenemedim, etekleri bluzlerle eşleştiremedim ve aslında bütün bunların en az bi 15 sene daha yaşanmaması gerekiyodu.

-Konferansın ilk gününden sonra eve Kemerköy'den 2,5 saatte dönebilmiş olmamın verdiği "hafiflik" gayet yorgunluktu yani.

-En güzel his: bütün gün topuklularla gezdikten sonra dolabıma koyduğum spor ayakkabılarıma geçiş yapmak. Ama en en güzeli o aradaki değişim sırasında okul koridorunun taş zeminine çıplak ayak basmak. Ötesi yok.

-Bu muhteşem betimlemeleri herhangi bir erkeğin anlayıp takdir edebileceğine cidden inanmıyorum. Olsun ama, biz sizi her türlü seviyoruz.

-Bu yazıyı yazarken kendimi ciddi garip hissettim. Topuklu ne be?!

-Konferansta 98liler var ve İngilizce konuşuyolar ve sen bu adamlarla politika tartışıyosun. Çok acayip ya.

-Hasta oldum ben bi de. Boğazım şişti falan. İyileşicem umarım.

-Bi de fark ettim ki Birleşmiş Milletler'in modeli de popüler kültüre ayak uydurmaya çalışıyo. "The Level of Coolness of Harry Potter Compared to That of Twilight" diye bir debate yaptık. Debate sırasında konuşmacıya babet atıldı desem pek de şaşırmazsınız heralde.

-Tabii ki de Harry Potter'ı tuttum.

-UNICEF'i temsil ediyoruz bu arada. Çocukçocuk.

-Oha şimdi aklıma geldi, ben bugün öğlen dondurma yedim bu şiş boğazımla?!

-Bugün not taşımacılığı yapan admin lakaplı insan aldığım notu resmen suratıma fırlattı. Pardon, neden bu kadar agresifsiniz?

-Angie'nin uyduruk MUN hikayelerini dinlediniz. Kiip in taç.

3 shuffle - 3 inceleme

1. creep - radiohead (live in toronto)
- sabah shuffle' da creep rastgelirse okurcan; üzülme, gününü rezil etme.

zira şu an dinlemekte olduğum live in toronto albümünde creep' in sarhoş bi insan hakkında olduğu söylendi.
hem daha önünde seneler var, kendine yazık etme tamam mı?

2. always somewhere - scorpions
- scorpions konseri; param olsaydı...
paranın gözü kör olsun. of be...
kahretmesin ki gidemedim.

ps: hayır en sevdiğim şarkıları still loving you değil. yani o da çok güzel ama ne biliyim işte...

tavsiyeler:
holiday
du bist so schmutzig
always somewhere
dust in the wind
falan.

3. hey jude - beatles
- evet okurcan resmen mutlu son.

notungen: hay allah "hey jude" a yorum yapmamışım. jude iyi aslında ama dersane ömrünü yiyo. çok üzülüyorum ben. yada bizi falan atlatıp hep yeni arkadaşlarıyla takılıyo, ama yok be..
hala evinde çeşitli buzlu meşrubatlarla fizik testleri çözüyodur.

neyse..

ha ben?
ben domuz gibiyim.
kehkeh

bu arada butun bu yaziyi siz okurlar icin seslisozlukten turkce karakter kes yapistirlariyla yaptim. bi takdir tesekkur iyi olur yani, turkiyede 2 sene taktir tesekkursuz yasadiktan sonra ehm.. o da baska bi yaziya artik.

9 Ekim 2009 Cuma


bişey yazıcaktım da unuttum neyse..

gençler bunu kapımın önünde uyurken buldum ve dayanamıyıp fotorafını çektim

not: üstüne basarsanız fotoraf büyüyomuş falan ehihih

bide hepinizi çok özledim be.

7 Ekim 2009 Çarşamba

HEY DUDE!

ozur dilerim ama su an bunlari 16 derecelik bi yerden yaziyorum da
internetim yok.

yeni kural: fermi cumalari cumartesileri yazar.

saygilar okurcanlar

(ap lang&composition ortalamam 87 yani b+) (mutluyum lan kimyadan da 100 aldim ortalama c falanken)

6 Ekim 2009 Salı

Okurdan Özür..

Şeyy... Sanırım okulların başlaması ve kişisel bloglarımıza kavuşmamızla OSDM'yi biraz yalnız bırakmış olabiliriz. Birazcık. Azıcık.

Bu sanki esas çocuğun peşinden gelen kardeşlere daha çok ilgi göstermek gibi aslında. Hani kardeşleri herkes çok pohpohlar ve kardeşlere bisürü sevgi gösterisi yapılır. İlk çocuk (esas kız-esas oğlandan devşirme "esas çocuk") ilgisiz, sevgisiz kalır, kimse ona sarılmaz çünkü kardeş her zaman daha çok daha çok daha çok ilgi ister.

Zavallı OSDM'nin başına da bu geldi sanırım.

Ama unutmamak lazım ki sevgili okur, esas çocuğun yeri hep başkadır.
Bu anne babaların esas çocukları teselli etmek için uydurduğu bir şeymiş gibi görünse de, aslında baya doğruluk payı var.

Hadi blog kuralım diye ortaya atlayan Maşviş'e kızmıştım ve "Sen daha kendi bloguna bile silah zoruyla yazıyosun, bi de yenisini mi açalım diyosun?!" demiştim. O da uzunca bir süre beni ikna etmeye çalışmış ve sonunda da gayet başarmıştı (bkz şu anda annesinin bilgisayarından size ulaşan Angie ve ondan bir ufak anekdot). Şimdi 1 tanesi aynı zamanda yazar olmak üzere 7 tane izleyicimiz, bi de yazı yazmayınca isyan eden gizli okur kitlemiz var.

Oha demek istiyorum.
Çünkü ben hakkaten böylesini beklemiyodum.

Ne biliyim şimdi diyceksiniz "Ay bunlar baya gariban galiba şu kadarcık izleyiciye okura seviniyolar yazık" ama demeyin olur mu? Yani tamam hakkaten baya seviniyo olabiliriz yeni izleyiciler ve yorumcular görünce, ama abartmayın dimi?

Amaan ne diyorum ben.

Biliyorum zaten, sizi gidi bloggerlar da aslında bizim gibisiniz. Okuyucunuz olunca seviniyosunuz, sonra arada yeni izleyiciler görünce bilgisayar başında ufak danslar yapıyosunuz. Ben bilirim sizi. Sonra "Öhöm evet nerde kalmıştık" diye ufak ufak yazılarınıza dönüyosunuz.
Arada "Oha olum 7 tane izleyim olmuş!" demek için ellerinizi klavyeden azıcık uzaklaştırıp kıs kıs gülüyosunuz.
Bilirim ben sizi.

Şimdilik affedin herkes kendi köşesine çekildiği ve kendi düşünce baloncuklarıyla yüzdüğü için.

En kısa zamanda "Dönüşü muhteşem oldu" demenize neden olacak şahanesonik yazılarla OSDM aranıza dönücek.

Seviyoruz sizi okurcanlar.



not: sabah annem gene kızdı, diş macununu ortadan sıkıyomuşum.
not2: oha bu balıklar bildiğin saldırdılar yeme. aç mı kalıyolar nedir...

5 Ekim 2009 Pazartesi

7 izleyici? Bu bir ilüzyon.

Batticon'un zaten yazar kadrosuna dahil olduğu bir blogun aynı zamanda izleyicisi olması beni benden aldı.

4 Ekim 2009 Pazar

Cansız olduğunu düşündüğümüz ama aslında içinde küçük insanlar barındıran şeyler

-Shuffle
-Çalar saat
-"Butt dialing" yapan cep telefonu

Uzaktan kumanda ve televizyon ikilisi
Cizirdayan hoparlorler
Sokulen parcalanan ayakkabilar


bunlar geldi aklıma, bence edit yapılsın.

3 Ekim 2009 Cumartesi

hendrix gülsün, dünya gülsün






6o larda yaşamak vardı lan..

neyse.

Flickr okurcan!

Labdien Angie!

Now you know how to greet people in Latvian!

Flickr her seferinde böyle sempatik karşılamalar yapmıyo mu, bayılıyorum.

Seni seviyorum Flickr.




1 Ekim 2009 Perşembe

Bakın Ben Ne Buldum.

"Mango'dan aldığı bluzünü yatağına attığında askılar arasında yada kabinde geçirdiği, kasada beklediği tüm zamanlar aklından uçmuş gibiydi. Üzerindeki kocaman M amblemi artık ona cazip gelmiyordu. Koltuğun üzerine atılmış kotunu gördüğündeyse alışverişe gitmeliyim diye düşünmüştü. Halbuki kot eski diildi, sadece onu fazla sıkmıştı; eski diil, kenara atılmıştı..."

Maşvişnu!!:

heey...

Maşvişnu!!:

the tiki..

Angie:

"Telefonunda Berkcan'ın adını gördüğündeyse bir "hıh" sesiyle telefonu meşgule aldı. Doğumgününde kontörü olmadığı için mesaj atamayan Berkcan affedilicek gibi gözükmüyordu. Msn'e geri döndü, kız arkadaşlarının adlarını sonlarına 'mM koyarak nikine yazarken araya kalpler ekledi. Gözü tekrar telefona iliştiğinde, Samsung'un yeni çıkan modelini düşünüyordu..."


Bunu baya önce yazmıştım ben Maşvişnu'ya. Ama demek ki o Tüketim Krallığı yazısının formatı da burdan geliyo, unutmuşum ben.