30 Kasım 2009 Pazartesi

meslek gelecek kaygısı falan fıstık

Fermi'den 8 saat farkla gecenin bir yarısı gelen mesaj:

"Doktor mu oliyim mühendis mi"

Ne diyim ki şimdi sana Fermi? Bana kalsın sen her şey ol, çikolatalı pastalar yap, sonra eldivenlerini kaybet farklı renklerde giy, kampa falan git.
Bilemedim valla ne cevap vericeğimi.

Meslekler ne acaip şeyler..
Ben üniversitede öğretim üyesi falan olucam sanırsam. "Akademisyen" diyince de baya havalı duruyo, bilginize.

Başka karar veren var mı ki?

Ha bi de Safranbolu'ya gittik bayram dönüşü. Orası lokumlarıyla ünlüymüş falan, her yerde lokumcu var. Bi tane amcam da 40 senedir "lokum kesme" işindeymiş. Hafif sıyırmıştı zaten kendisi, elinde makasla safranlı lokumları keserken ritm tutup dansediyodu. Meslek aşkı buna derim!

Ama babamla baya muhabbeti geçti yani. Ne diyceksin mesleğini sorsalar?
"Ben lokum sektöründeyim"

Yok daha neler.

Bi de eskiden bi arkadaş vardı, annesi babası vidanjör işiyle uğraşıyolardı.
Vidanjör ne bilmiyorsan bakmanı tavsiye ederim sevgili okur.
Öyle böyle bi meslek diil yani.





29 Kasım 2009 Pazar

Angie und die Minimoys

Maşvişnu'ya selam olsun.
Kendisi bana bir keresinde "Arthur ve Minimoylardaki minimoy gibisin" demişti.

Biz de bi akşam Berlin'de Sony Center'a gittik. Değişik mimarili alışveriş merkezimsi bi yer. Meğersem o akşam orda Arhur und die Minimoys (efendim bu almancası oluyo!) filminin galası varmış. Peeeh.
Koymuşlar oraya spotları, çevirmişler ortayı, kırmızı halı falan fıstık, her taraf Arthur und die Minimoys 2 posteriyle kaplı.
Dedim, bu kaderin bir cilvesi midir bana?
Eğer öyleyse, yemişim kaderini.

Maşvişnu da otursun gülsün diye fotoğraf çektirdim bi de minimoylu posterin yanında. Böyle de fedakarım işte.

25 Kasım 2009 Çarşamba

can't stand under my umbrella by caglabuyukkoc


- ben bugün kurabiye yaptım fena da olmadı ama şekerpare'de istediğim/aradığım ağızda dağılma hedesini genelde kurabiyede aramadığımdan ben pek beyenmedim yani..

-the unit tam jude a göre jason bourne hastasıysanız tam size göre de olur (bourne u yanlış yazmış olabilirim ama pişman değilim)

- büyüyünce ne olucam annee?! Herkes napıcağını biliyo şimdi osmancık büyüyünce dişçi olucak hatta orda marshmellow lar falan olucak. ama ben bilmiyorum. sayısalla alakalı olduğunu biliyorum ama. Ama ofis işi olmıycak ama onu biliyorum sabah 8 akşam 5 olmasın yani. Ne olsam bilemiyorum. Bide otobüs şöförü olmıycam. çocuk çok sevmem bide.

- mesela en sevdiğim cips olayı sour cream and onion dur..

- yetenek yarışmaları...

-angie'nin aksine fiziği severim. biyolojide severim ve kimyayı da. hayır neyim var bilmiyorum eşit ağırlıkçılar ve sözelciler.. cıkcıkcık

- aramızda kasetleri cd ye çevirmeyi bilen biri varmı? Düğün kasetleri falan gibi filmlerdekilerden değil. şarkı kaydeden hani walkman in içine konulanlardan çünkü eğer bulursam türkiyedeki kaset koleksyonum yanımda olur ve gerçek anlamda queen in bütün albümleri yanımda olur.
evet bunu biliyomuydunuz? plak, kaset, cd, mp3 toplamında queen in BÜTÜN albümleri var. onlar güzel.

- Facts: sarmaşıkları hiç sevmedim.
cuma günü 4.30 da kalkıcam.
çift taraflı bantları masama yapıştırıp sökmeyi çok severim.
bazı çeşit yünlere, çimene alerjim var, derim de domates suyu sevmiyo.
twilight izlemiycem.

- neden sims oynamıyorum?:
4. ya da 5. sınıfta servisimden bi kız bana yılbaşı çekilişinde aldığı hediyeyi vermişti. ben kıza çıkmamıştım. biri kıza kopya sims almıştı onda olduğu için bana verdi önünde oturuyodum çünkü. neyse.. sonra makin' magic diye bi expansion pack elime geçti onu falan yüzledim. Aurora diye mavi saçlı bi kız yaptım. ama böyle machanical, cooking, bilmemne hepsini okumuştu. büyüde falan çok iyidi. önce çok mükemmel bi evi vardı sonra diğer evrende ev aldık. ve yanına taşınan salak erkek arkadaşı evi kızla birlikte yaktı. (biliyomusunuz düz sims te insan ilişkisi fazla kolay 3 konuşma sonunda opşüyülar ve bebekleri oluyo ve adam yanınıza taşınıp karısını ve kızını yakıyo sonra yemek yemiyip ölüyo)(bunun parantez içinde olmaması gerekirdi ama neyse..) sims 3 çok pahalı.. sims 4 çıktığında sims 3 alıp oynarım belki.
niye bundan bahsettim bilmiyorum.

- ödevim olmadığı zaman ders çalışamadığımı biliyormuydunuz.. ama aslında çalışmam lazım olunca sorunu anlıyıp bişey yapamıycak kadar üşengeç olduğumu yada.

- thanksgiving geliyo ve hindi yiycez ve evet "hahah turkey girl" esprisi yapıldı.

- bu saçma alpay erdemvari yazı biterken buraya kadar okuyanlara teşekkür ediyorum
amma yazı be..

24 Kasım 2009 Salı

Ich bin ein Berliner.

Sevgili yazarınız Angie de fontunu değiştirmeye karar verdi çünkü öbür fontu aslında hiç sevmiyodu.

Öhöm neyse.

Geçen hafta Berlindeydim sevgili okuyucular!! (ve tam şu saniye döndüğümden beri aramadığım Jude'un bana bugün attığı mesaj ve sonra benim eve dönünce seni ararım demem ve henüz aramamış olmam aklıma geldi. Kusura bakma Jude yazıyı bitirir bitirmez seni arıycam!!)

Şu topuklu ayakkabılarımı giyip etrafta koşturduğum ve 30 yaşındaymış gibi davrandığım haftalardan bir tanesiydi. Ütülü gömlekler, güzel elbiseler, rujlar, rimeller ve ayakkabılar. Tüm bunları kenara bıraktığınızdaysa, bazen sinir olduğunuz bazen de çok sevdiğiniz delegeler.

Blogu okuyanların bir kısmı (hatta büyük bir kısmı) MUN'in nasıl bir şey olduğunu hafiften biliyolar aslında. Bilmeyenler için biraz göz korkutucu veya garip sanırım. Yine de size verilen bir ülkeyi temsil ettiğiniz, onun politikalarına göre hareket ettiğiniz, konuştuğunuz, aralarda insanlarla sohbet ettiğiniz, tartışmalara katıldığınız, birbiriyle notlaşıp flört edenleri izlediğiniz, dalga geçtiğiniz, laf sokanlara uyuz olduğunuz, konuşma yaptığınız, soru cevapladığınız, soru cevaplayamayıp mikrofon başında sessiz kaldığınız, moraliniz bozukken başkaları tarafından teselli edildiğiniz ve bu insanların adlarını asla bilmeyip onlara ülke adlarıyla hitap ettiğiniz garip bir oluşum MUN.
Model United Nations. Birleşmiş Milletler'in çakması işte.
3 senedir "hayatımın %95'ini alıyo" diyip şikayet ettiğimiz, ama aslında içten içe çok benimsediğimiz sevdiğimiz bişey.

Geçen hafta Berlin'deki konferansta ne kadar eğlendim anlatamam sevgili okurcanlar. Sabahları 4 saatlik uykularla uyanıp şu dünyada en çok sevdiğiniz insanlardan bir tanesinin yanında, saçmasapan bir otel odasında uyanıp "Mmmhh.. Hadi hazırlanmamız lazım" demek ve sonra isteksizce yataktan kalkmak ve konferans kıyafetleri içine girmek.. Kahvaltı yapmak, metroya yetişmek, komiteye daima geç kalmak..

Akşam konferans çıkışında minimum 4 kişi olması gereken gruplarla (birine araba çarparsa biri başında bekliycek diğerleri yardım çağırıcak öbürü de o kaybolmasın diye yanında gidicek, sizi seviyo muyuz acaba Ms Moore?) Berlin'i dolaşmak!! En güzeli en özgürü en eğlencelisi. Her masada göbekli Almanların "hohoho" diye bira içtikleri meyhanemsi yerden, punk kasiyerli Subway'lere kadar her yerde yemek yedik valla. Pek müze falan gezemedik ama olsun, şehri baya bi dolaşmış olduk en azından.

O diil de, gündüz gözüyle Berlin'i göremedim, o içimde kaldı.

Sonra sonra..!! 1,5 euro bayılıp (evet bence de oha) böyle eğimli karlı marlı yapay tepelerden lastik botumsu şeylerle kaydık. Ama ne güzeldi bee!! Yanımda da "sevgili çok güzel gülen ama kendini bazen kaybedebilen ve Alman bir teyze tarafından gülüşü taklit edilmiş arkadaş" vardı. Hakkaten güzeldi yalnız.

Bi de Hard Rock Cafe is the coolest place on earth cümlesini kaç kişiye kurdum bilmiyorum ama bir kere daha kurmuş olayım. O neydi öyle be.. Tuvalete giderken bile John Lennon/The Beatles fotoğrafları görüyosunuz, kokteylin adı Lovely Rita oluyo, ekranda bi yerlerde şahane müzikler çalınıyo ve siz muhteşem yemekler yiyosunuz. Ama yani..

It is the coolest place on earth.

O diil de, kapı kolu gitar şeklindeydi ben ona bittim.

Daha buraya yazmayı unuttuğum (şeyy belki de bilerek yazmamışımdır?) bisürü şey olmuştur zaten. Öyle arada arkadaşlarla seyahat edip metro çıkışlarında Beatles söylemek lazım herkese.

Bir dahaki sefere sizi de beklerim efendim.


dibebirnot: Sevgili Maşviş, sana trip atıyorum ama sen fark etmemekte ısrarcısın. Oldu da fark ettiysen ve sen de bana trip atıyosan bişey diyemem. Ama bilgine yani.
dibebirnot2: Sevgili Akok, sen ne iyi bir insansın!!
dibebirnot3: Jude valla arıyorum seni şimdi bak şimdi yani şu noktayı koyar koymaz.
dibebirnot4: Kontörüm yokmuş arayamıyorum. Fak yu yurtdışı tarifeleri, kuruttunuz beni.
dibebirnot5: Sevgili Fermi, bugün mektubunu aldım ve eve çıkana kadar It Won't Be Long söyledim. Kendimi Across The Universe'te zannediyorum sanırım.
dibebirnot6: Biri bu yazıdaki Beatles göndermelerini sayabilir mi acaba? Hayatım Beatles'la geçiyo.
dibebirnot7: Şu olayın suyunu çıkartmadan kesiyorum artık. Hepinizi seviyorum blogu okuyan insanlar!! Kendinize iyi bakın.
dibebirnot8: Alice'e de geçmiş olsun.. Bunu söylemeden olmazdı ama!!

23 Kasım 2009 Pazartesi

span satellite

1..2 sesim geliyo..

ne kadar soz verse de mahavishnu'nun bu blogu kendi devam ettirebilicegi konusunda kendisini kandirmasinin bile yeterli olmadigini farkeden mantikli okur ve yazarlarimiz var..

iste o yuzden meraba
ve fontumu degistiricem rengim ayni
yarismaci arkadaslara basarilar diliyorum adresim: destin florida.
bos zamanimda yaptiklarim: bos durmamaya calismak

hala klavyelere alisabilmis degilim
ve angie'ye hosgeldin diyorum

okulum bi hafta tatil 1000+ kelime kumari savunan argumentative paper yazicam.
yardim edebilicek fikirler super olabilir

just saying..

tamam bu biraz garip olmaya basladi
herkese bay... (simdilik)



*buraya kadar okuduysan akok selam naber?

15 Kasım 2009 Pazar

16

16yım. eheh

11 Kasım 2009 Çarşamba

"aşkın ile mest olalı"

"şu şiirleri kadınlara yazsan playboy olmuştun yunus emre."
dontcopymystyle

kendisiyle Yunus Emre ve tasavvuf şiiri konulu sunum hazırlıyoruz da.


dipnot: ben mi göremedim, yoksa Maşviş'in "tekelinden kurtarma" planları uygulamaya geçmeden fos mu çıktı? dımdımdım.

7 Kasım 2009 Cumartesi

hepimiz bridget jones'uz.

mark darcy, sen ne sevimli bir adamsın öyle.

ve battaniyeye sarılmış koltukta pinekleyip haline üzülen insan profili gayet yaygın bişey bence.

4 Kasım 2009 Çarşamba

ama yuh.

Bir araştırma için Google'a "legally owning weapons" yazıyordum ki,
"legally own machine gun" için 7,180,000 sonuç olduğunu çıkardı bana Google.

Korkutucu.
Hem de çok.
bak hala..
içten bir özür gelmedi Maşviş.

o diil de,
masaüstümdesin Fermi.

1 Kasım 2009 Pazar

Kızıyor

Her şey Fermium'a Jim Morrison'a laf etmesinin ardından Youtube'daki şu yorumu göndermemle başladı:

"I like how Jim sings about fascinating in trices through his poetry, while queen sings about girls with fat asses."


Sizin, okurcanların pisi sevimliliği ile tanıdığı fermium o andan sonra panter kesildi.Orjinal lanetlerini üzerime yağdırmaya başlayınca bu orjinalliği bir yerde kaydetmeliyim dedim.Buyrun:


BISIKLET SSUREN KOCA POPOLU KIZLAR OLDURSUN SENI
BUTUN TELEFONLARIN BOZULSUN
POSTIT BULAMA
LCD EKRAN TELEZIYONUN BOZULSUN
AYRI EVE CIKTIGIN ILK GUN EVINI SU BASSIN
SUREKLI BOKLARA BAS
SAKSOFON NOTALARIN YANSIN
HOPARLORUN BOZULSUN
NE ZAMAN FALLOUT OYNASAN RAD SCORPION LAR OLDURSUN SENI
IKI BOLUM GECEME
YAZIN EVDE FIRIN BOZULSUN ANNENLER ERDEK DE OLSUN 50 DERECE SICAKTA DOLASMAK ZORUNDA KAL
YEMEK ISTEDIGIN EKMEKTE KUF GOR BIDAHA MAYALI HIC BISEY YIYEME
MOUSE UNUN ORTASINDAKI SURUKLEME TUSU BOZULSUN
OMRUNUN SONUNA KADAR HIC KULLANAMA ORAYI
KADINLAR NE ISTER FILMINI ARD ARDA 17 KEZ IZLE
5 SENE BOYUNCA DOGUM GUNUNDE HEP CERVECE ALINSIN
...
GUVERCINLER SENI BI AN BOYUNCA YANLIZ BIRAKMASIN
BUTUN GUN TEPENDE DOLASSINLAR
YADA YOK
INEKLER EVRIM GECIRSIN
VE UCMAYA BASLASINLAR
VE SEN KADIFE CEKETINI GIYERKEN ICLERINI FALAN BOSALTSINLAR
JIM MORISOMN KADAR BASINA TAS DUSSUN
TELEFONUNUN ARA TUSU BOZULSUN
HIC KAYAK KAYAMA HAYATIN BOYUNCA HATTA BI DAHA HIC KAR GOREME
MUREKKEPLI KALEMLERIN HEP AKSIN
OTOBUSTE TELEFONUNDAN HIC KULAKLIKLA MUZIK DINLEYEME
BUTUN YASLI TEYZELER SANA TIP TIP BAKSIN
VE
VE
SINIRIM GECENE KADAR DA BENLE KONUSMA
DOMUZ KAKASI!


...

Nefes bile almadı lan arada!

Ayıptır

Ne kadar çirkefler görüyorsunuz değil mi okurcanlar.Konıyorum ikisini de.

AMA...

Ben bu bloga gönül vermişim arkadaş! Okurcanlarımı, çatalkaralarımı, pıtırcıklarımı, zürafalarımı(!) yazısız bırakmamak adına, Fermium ve Angie'den "Blog Platformunda" özür diliyorum.

Kendileri ile sanal olmayan platformda birlikteliğimiz ne durumda olur bilmem tabii... :))

Ve hayır, bu özrün sevgili Angie'nin Interrail sırasında yapması muhtemel o adice olayı tehdit olarak kullanma ihtimali ile uzaktan yakından alakası yok.

Ya da Fermium'un bana Working Class Hero tişörtü getirmesi ile.Sahi nerde hala o tişört?! Cık cık cık.

lilly misali.

Mahavishnu özür dileyene kadar OSDM'ye yazmıyorum sevgili okurcanlar.
Hatta Fermium'u da boykotuma davet ediyorum.


Yazmıycaz işte.


Ondan sonra "OSDM'de hiç yeni yazı yoooook!!" diyenlerle sen uğraşırsın Maşviş.


Ha kendisi özür dileyene kadar, bendeniz leftover teacups'ta olucam.

Sevgilerimle.

Ha ha hahayt Fahrenhayt!! Ha ha ha haaeepşuuuee!!!




Çok harika film gibi, filmden öte bi'şeydi bu.Bulun oynayın.Oyun sevmeyen Angie bile oynasın.

Gene o adam(bkz. cihan ceylan):

Neyse işte.Şimdiden evde kazakla falan geziyorum.Günlerdir yağmur yağıyor, dün Kadıköy'de elektrikler kesildi falan.Aralık'ta nasıl olacak lan bu hava?!?!

Uu beybi Fahrenheit tadı alıcaz galiba di mi lan Kolombus?