24 Kasım 2009 Salı

Ich bin ein Berliner.

Sevgili yazarınız Angie de fontunu değiştirmeye karar verdi çünkü öbür fontu aslında hiç sevmiyodu.

Öhöm neyse.

Geçen hafta Berlindeydim sevgili okuyucular!! (ve tam şu saniye döndüğümden beri aramadığım Jude'un bana bugün attığı mesaj ve sonra benim eve dönünce seni ararım demem ve henüz aramamış olmam aklıma geldi. Kusura bakma Jude yazıyı bitirir bitirmez seni arıycam!!)

Şu topuklu ayakkabılarımı giyip etrafta koşturduğum ve 30 yaşındaymış gibi davrandığım haftalardan bir tanesiydi. Ütülü gömlekler, güzel elbiseler, rujlar, rimeller ve ayakkabılar. Tüm bunları kenara bıraktığınızdaysa, bazen sinir olduğunuz bazen de çok sevdiğiniz delegeler.

Blogu okuyanların bir kısmı (hatta büyük bir kısmı) MUN'in nasıl bir şey olduğunu hafiften biliyolar aslında. Bilmeyenler için biraz göz korkutucu veya garip sanırım. Yine de size verilen bir ülkeyi temsil ettiğiniz, onun politikalarına göre hareket ettiğiniz, konuştuğunuz, aralarda insanlarla sohbet ettiğiniz, tartışmalara katıldığınız, birbiriyle notlaşıp flört edenleri izlediğiniz, dalga geçtiğiniz, laf sokanlara uyuz olduğunuz, konuşma yaptığınız, soru cevapladığınız, soru cevaplayamayıp mikrofon başında sessiz kaldığınız, moraliniz bozukken başkaları tarafından teselli edildiğiniz ve bu insanların adlarını asla bilmeyip onlara ülke adlarıyla hitap ettiğiniz garip bir oluşum MUN.
Model United Nations. Birleşmiş Milletler'in çakması işte.
3 senedir "hayatımın %95'ini alıyo" diyip şikayet ettiğimiz, ama aslında içten içe çok benimsediğimiz sevdiğimiz bişey.

Geçen hafta Berlin'deki konferansta ne kadar eğlendim anlatamam sevgili okurcanlar. Sabahları 4 saatlik uykularla uyanıp şu dünyada en çok sevdiğiniz insanlardan bir tanesinin yanında, saçmasapan bir otel odasında uyanıp "Mmmhh.. Hadi hazırlanmamız lazım" demek ve sonra isteksizce yataktan kalkmak ve konferans kıyafetleri içine girmek.. Kahvaltı yapmak, metroya yetişmek, komiteye daima geç kalmak..

Akşam konferans çıkışında minimum 4 kişi olması gereken gruplarla (birine araba çarparsa biri başında bekliycek diğerleri yardım çağırıcak öbürü de o kaybolmasın diye yanında gidicek, sizi seviyo muyuz acaba Ms Moore?) Berlin'i dolaşmak!! En güzeli en özgürü en eğlencelisi. Her masada göbekli Almanların "hohoho" diye bira içtikleri meyhanemsi yerden, punk kasiyerli Subway'lere kadar her yerde yemek yedik valla. Pek müze falan gezemedik ama olsun, şehri baya bi dolaşmış olduk en azından.

O diil de, gündüz gözüyle Berlin'i göremedim, o içimde kaldı.

Sonra sonra..!! 1,5 euro bayılıp (evet bence de oha) böyle eğimli karlı marlı yapay tepelerden lastik botumsu şeylerle kaydık. Ama ne güzeldi bee!! Yanımda da "sevgili çok güzel gülen ama kendini bazen kaybedebilen ve Alman bir teyze tarafından gülüşü taklit edilmiş arkadaş" vardı. Hakkaten güzeldi yalnız.

Bi de Hard Rock Cafe is the coolest place on earth cümlesini kaç kişiye kurdum bilmiyorum ama bir kere daha kurmuş olayım. O neydi öyle be.. Tuvalete giderken bile John Lennon/The Beatles fotoğrafları görüyosunuz, kokteylin adı Lovely Rita oluyo, ekranda bi yerlerde şahane müzikler çalınıyo ve siz muhteşem yemekler yiyosunuz. Ama yani..

It is the coolest place on earth.

O diil de, kapı kolu gitar şeklindeydi ben ona bittim.

Daha buraya yazmayı unuttuğum (şeyy belki de bilerek yazmamışımdır?) bisürü şey olmuştur zaten. Öyle arada arkadaşlarla seyahat edip metro çıkışlarında Beatles söylemek lazım herkese.

Bir dahaki sefere sizi de beklerim efendim.


dibebirnot: Sevgili Maşviş, sana trip atıyorum ama sen fark etmemekte ısrarcısın. Oldu da fark ettiysen ve sen de bana trip atıyosan bişey diyemem. Ama bilgine yani.
dibebirnot2: Sevgili Akok, sen ne iyi bir insansın!!
dibebirnot3: Jude valla arıyorum seni şimdi bak şimdi yani şu noktayı koyar koymaz.
dibebirnot4: Kontörüm yokmuş arayamıyorum. Fak yu yurtdışı tarifeleri, kuruttunuz beni.
dibebirnot5: Sevgili Fermi, bugün mektubunu aldım ve eve çıkana kadar It Won't Be Long söyledim. Kendimi Across The Universe'te zannediyorum sanırım.
dibebirnot6: Biri bu yazıdaki Beatles göndermelerini sayabilir mi acaba? Hayatım Beatles'la geçiyo.
dibebirnot7: Şu olayın suyunu çıkartmadan kesiyorum artık. Hepinizi seviyorum blogu okuyan insanlar!! Kendinize iyi bakın.
dibebirnot8: Alice'e de geçmiş olsun.. Bunu söylemeden olmazdı ama!!

10 yorum:

ç. dedi ki...

- lucy in the sky:
*sence idil'in son yazısında geçmiş olsun dediği alice kim
basak:
*sensindir
- lucy in the sky:
*gerçekten mi
*ya değilsem
basak:
*başka alice varmı bloglarda onu araştır
- lucy in the sky:
*yok
basak:
*bence blogunda domuz gribi oldugunu ilan etmeni okumuştur arada
*alice sensin
- lucy in the sky:
*:G aman tanrım
*çok mutluyum

BEN MİYİM! enciğ, ay lev ye. iyiyim teşekkür ediyorum : )

Kolombus dedi ki...

beatles is overrated

Fermium dedi ki...

kolombus is overrated.

cıkcıkcık

Mahavishnu dedi ki...

Kolombus sux.

Mahavishnu dedi ki...

Kolombus fag.

Mahavishnu dedi ki...

Kolombus gtfo

Mahavishnu dedi ki...

Kolombus fails

Mahavishnu dedi ki...

Kolombus,
Go kolomb yourself.

Mahavishnu dedi ki...

Son olarak Kolombus'u Edwırt kovalasın.

Mahavishnu dedi ki...

Son olarak Kolombus'u Edwırt kovalasın.