6 Kasım 2008 Perşembe

Once upon a time


Legolarım ve ekşınmenlerim, arabalarım hayvanlarım, plastik adamlarım, küçük minik yeşil askerlerim, uzun/kısa menzilli silah koleksyonum, zırhlarım kılıçlarım ve bütün bunların tümleyeni olarak bir dolu hayal gücüm vardı.

Legolarım... hmmfff(iç çekme efekti)... ömrümün bilinçli 13, bilinçsiz 2 senesi boyunca şu ana kadar hiç bırakmadığım, her pisikoloji halimde beni bir şekilde o büyülü plastiklerden yarattığım dünyaya sokabilen mücizevi şeyler. hiçbir derdin tasanın olmadığı(yada isteğe göre olduğu) tamamen kendi kafandakilerin var olduğu bir yer varmı başka bildiğin? bütün hayallerinin plastiğe büründüğü yer işte.

ülkemiz çocuklarının %50 siyle aynı şekilde, benimde legolarım bikaç büyük parti olarak yurtdışından gelmiş. gelmiş diyorum çünkü onlar evi"me" girdiğinde ben daha ağaçta meyvaydım(armut, elma).

kendimi bildim bileli legolarımıda biliyorum. 13 senedir parça parça ezberledim, sonsuz tane kombinasyonla oynadım onlarla. hayal gücüme ve zekama oranla gelişti tabi yaptığım "şey"ler. genelde uzay gemisidir, tanktır, uçaktır. çok nadir hatırlıyorum masum bir araba, bi gemi yaptığımı. (bir milenyumfalkon yaptıydım, lucas görse intahar ederdi.)

film izlemeye başladığımdan beri, aklınıza gelebilecek BÜTÜN holywood aksiyon filmlerinin klişelerini kullandım oynarken ürettiğim senaryolarımda. her türlü sahneyi baştan canlandırdım.(her lego insanımı farklı zamanlarda "I am your father!" larla birbiriyle akraba ettim misal)

Starwars'dan etkilendiğim bir dönemde Han Solo olan bir adamım, 1 hafta sonra gordon freeman, bruce wayne, jack bouer olabiliyodu rahatlıkla. çoğunlula bir alfa tiiim im vardı. hep birilerini kurtarır imkansız operasyonlara çıkardı(belediye başkanının kızını kurtarma senaryosunu 3-5 bin defa yapmışımdır mesela.).

birde seslere deyinelim. hertürlü silah, konuşma tarzı, uçak/araba motoru, helikopter pervanesi sesi bildiğiniz ağzımdan çıkıyodu o dönemler. şu an buraya türkçe karakterlerle ifade edemiyceğim tonlarca ses. aman yarappi... o seslerle nasıl havaya girerdim... bağıra çağıra bide. ulan bi ses kaydı olsaydı şimdi ne gülerdik...

her yaptığım aracın belli bir ömrü vardır. en mükemmel aracımdan bile 2 haftada sıkılıyodum. o sıkıntı anlarında bir senaryonun içinde onu kırmak varya... ne sitres kalıyo ne bi hınç... 4 saat yoga yapmış, ermiş oluyodum o anlarda. süperdir.(bidaha kırasım geldi bişeyler yapıp yeminbillah.)

son olarak şunu ekliyim, EN muhteşevii hazır legolar bile, benim yaptığım en kıytırık şeyin yerine geçemez. bikere onu kendim yapmışım, içine o işin sanatını sevgimi katmışım. herşeyini kafamda kendim kurmuşum. bu şeye benzer, zor bi şarkıyı dinliyceğime, dandik bi şarkıyı kendim çalıyım. belki anlattım? anlatabildim? hı ?

şimdi ben burda hebele hübele saçmaladım ama şimdi sen(kimsen artık), burdan devam etcen kendini anlatcen. birde böyle olsun :)

not: kısa zaman sonra ekşınmenlerimle geri dönücem.

2 yorum:

Fermium dedi ki...

yavruuuuuum
okulun gazabına uğramış zavallı jude umuzun "kısa zaman algı"sı kısa zamanda değişmeli..
çok sevimli aslında
lego falan atmışlar benim ne varsa
zaten küçüklükte bişiyle oyanardım ben tam adı da yok geçen gün ikea da görüp helecanlandım ama isveçten öyle oyuncak diye getirmişler
off bi bulsam alıp oynuycam ama
oh be!

angie dedi ki...

en kısa zamanda edit yapmak istiyom ama o "en kısa zaman" hangi kısa zamanda gelcek bilmiyorum..

yapcam ama.