31 Ekim 2009 Cumartesi
29 Ekim 2009 Perşembe
Birisi
O kadar işte.
Back in the USSR
Gee, it's good to be back home
Leave it till tomorrow to unpack my case
Honey disconnect the phone
I'm back in the USSR
Evet, geri geldim ben tahta bavulumu kapıp OSDM yi USSR'a benzete benzete.Arada bir uğrayayım buraya da Angie ve Fermium'un tekelinden kurtarayım.
Haa okuyucu unutmadan:
You don't know how lucky you are, boy!
İmza:
Maşviş falan.
28 Ekim 2009 Çarşamba
tarihte bugün.
27 Ekim 2009 Salı
26 Ekim 2009 Pazartesi
Palau!
otel motel.
Preferring to stay at small hotels rather than five-stared replicas of heaven arrives with its own disadvantages. Lying under the branched tree with your dark sunglasses might conceal your dirty looks, but your unexpected encounters with the other guests can never hide your true emotions. Gossiping, muttering, sneaking, peeking, commenting, discussing, marginalizing and speculating.
It never ends. The super-athletic young husband glances at you. The married ones read their books separately. Kids run around and bump into scary old men. Tall, beautiful lady holidays all alone, leafing through "The Art of Love". The seemingly-gay couple passes you by.
And after some point, fearsome enough, it becomes your daily routine.
Ben böyle bişiler yazmıştım bu yaz.
Cidden otel böyleydi yalnız. 10-15 oda, toplamda maksimum 30 kişi, bir hafta boyunca her öğün birbiriyle karşılaşıyor, aynı kumsalda uzanıyor, denize 50 cmlik aralıklarla giriyor.
İnsan ister istemez incelemeye başlıyor yani...
Bundan öykü yapsam ne güzel olur.
25 Ekim 2009 Pazar
pardon!
bugun bugun dontcopymystyle in yaklasik 100 kreasyonuna baktim
http://www.polyvore.com/cgi/profile?id=317426
bu iste ayh dontcopymystyle...
sen mutis bi insansin
sen olaganustu bi
mutissonik bi insansin
tisortler ayrica... oyh yani.. kazaklar falan
cok guzel be
buraya gidilicek.
direk siteyi koymadim dontcopymystyle buldu burayi gerci su an copy paste yaptigim icin hayli ironik oldu.
24 Ekim 2009 Cumartesi
karar falan.
mektup!
22 Ekim 2009 Perşembe
LAN?!
ayakkabıya tepki verip; dünyalar güzeli tespitime bi tane bile yorum yapmadınız burayı okuyan sevgili anonim arkadaşlar..
küsüyorum şu an.
evet.
yazmıycam hıh..
...
....
yazmak çok eğlenceli en iyisi siz okumayın...
...
....
ama okumassanız çok saçma olur ki
eğer tespit yaparsam okuyun ama
yorumda yapın tamam mı
nolur ya?
sadece tespitlerim ve ben mesela? benim yazdığım başka hiçbişeye yorum yapmasanız da olur
acıktım
sonra görüşürüzüzüzüzü..
18 Ekim 2009 Pazar
Angie.
With or without the nicknames, anecdotes and interesting stories, I am extremely happy to be an Idil. My only concern is that nobody has written a song for a woman named Idil so far. If I were to be born again, I would like to be named Layla, Lucy, Julia, Michelle or Gloria.
Actually, even Angie would do.
17 Ekim 2009 Cumartesi
bu benim yeni ayakkabim
fermi, biraz daha fermi
yalan da degil deneyler falan yaptim iste sonuc bu.
simdilik bu kadar
13 Ekim 2009 Salı
herkes delirmiş
En azından dersane var.. Komik değil mi, okul çoğu şeyde yetersiz, herkes bunu biliyor, bunu telafi etmek için para ödüyoruz gene bolca. Tüm öğretmenler de farkında bunun ama... Dersane güzel, dersane iyi. Dersaneye gidin arkadaşlar.
Domuz gribi falan diyorlar bir de. YALAN. Uydur kafandan bir şeyer, bir kaç kişiyi feda et (önemli değil sonunda para var), sonra git türkiye'ye onbinlerce dolara ilaç sat, belli değil mi ki ya hastalık mastalık yok. En kötü nezle oluruz.
Radiohead dinliyorum, supernatural izliyorum, bir de edgar allan poe okuyorum şu sıralar bu saçmalıklardan uzaklaşmak için. Her gün görüşü kısırlaştıran ders kitaplarından, bitmeyen testlerden kafanızı kaldırıp baktığınızda gördüğünüz şeyler sizi sıktıysa, yorulduysanız baydıysanız falan, sakin olun abi. Bir çay koyun önce, sonra da ne yapmak istiyorsanız onu yapın. Delirmeyin yeter ki.
11 Ekim 2009 Pazar
10 Ekim 2009 Cumartesi
agoni.
3 shuffle - 3 inceleme
- sabah shuffle' da creep rastgelirse okurcan; üzülme, gününü rezil etme.
zira şu an dinlemekte olduğum live in toronto albümünde creep' in sarhoş bi insan hakkında olduğu söylendi.
hem daha önünde seneler var, kendine yazık etme tamam mı?
2. always somewhere - scorpions
- scorpions konseri; param olsaydı...
paranın gözü kör olsun. of be...
kahretmesin ki gidemedim.
ps: hayır en sevdiğim şarkıları still loving you değil. yani o da çok güzel ama ne biliyim işte...
tavsiyeler:
holiday
du bist so schmutzig
always somewhere
dust in the wind
falan.
3. hey jude - beatles
- evet okurcan resmen mutlu son.
notungen: hay allah "hey jude" a yorum yapmamışım. jude iyi aslında ama dersane ömrünü yiyo. çok üzülüyorum ben. yada bizi falan atlatıp hep yeni arkadaşlarıyla takılıyo, ama yok be..
hala evinde çeşitli buzlu meşrubatlarla fizik testleri çözüyodur.
neyse..
ha ben?
ben domuz gibiyim.
kehkeh
bu arada butun bu yaziyi siz okurlar icin seslisozlukten turkce karakter kes yapistirlariyla yaptim. bi takdir tesekkur iyi olur yani, turkiyede 2 sene taktir tesekkursuz yasadiktan sonra ehm.. o da baska bi yaziya artik.
9 Ekim 2009 Cuma
7 Ekim 2009 Çarşamba
HEY DUDE!
internetim yok.
yeni kural: fermi cumalari cumartesileri yazar.
saygilar okurcanlar
(ap lang&composition ortalamam 87 yani b+) (mutluyum lan kimyadan da 100 aldim ortalama c falanken)
6 Ekim 2009 Salı
Okurdan Özür..
Bu sanki esas çocuğun peşinden gelen kardeşlere daha çok ilgi göstermek gibi aslında. Hani kardeşleri herkes çok pohpohlar ve kardeşlere bisürü sevgi gösterisi yapılır. İlk çocuk (esas kız-esas oğlandan devşirme "esas çocuk") ilgisiz, sevgisiz kalır, kimse ona sarılmaz çünkü kardeş her zaman daha çok daha çok daha çok ilgi ister.
Zavallı OSDM'nin başına da bu geldi sanırım.
Ama unutmamak lazım ki sevgili okur, esas çocuğun yeri hep başkadır.
Bu anne babaların esas çocukları teselli etmek için uydurduğu bir şeymiş gibi görünse de, aslında baya doğruluk payı var.
Hadi blog kuralım diye ortaya atlayan Maşviş'e kızmıştım ve "Sen daha kendi bloguna bile silah zoruyla yazıyosun, bi de yenisini mi açalım diyosun?!" demiştim. O da uzunca bir süre beni ikna etmeye çalışmış ve sonunda da gayet başarmıştı (bkz şu anda annesinin bilgisayarından size ulaşan Angie ve ondan bir ufak anekdot). Şimdi 1 tanesi aynı zamanda yazar olmak üzere 7 tane izleyicimiz, bi de yazı yazmayınca isyan eden gizli okur kitlemiz var.
Oha demek istiyorum.
Çünkü ben hakkaten böylesini beklemiyodum.
Ne biliyim şimdi diyceksiniz "Ay bunlar baya gariban galiba şu kadarcık izleyiciye okura seviniyolar yazık" ama demeyin olur mu? Yani tamam hakkaten baya seviniyo olabiliriz yeni izleyiciler ve yorumcular görünce, ama abartmayın dimi?
Amaan ne diyorum ben.
Biliyorum zaten, sizi gidi bloggerlar da aslında bizim gibisiniz. Okuyucunuz olunca seviniyosunuz, sonra arada yeni izleyiciler görünce bilgisayar başında ufak danslar yapıyosunuz. Ben bilirim sizi. Sonra "Öhöm evet nerde kalmıştık" diye ufak ufak yazılarınıza dönüyosunuz.
Arada "Oha olum 7 tane izleyim olmuş!" demek için ellerinizi klavyeden azıcık uzaklaştırıp kıs kıs gülüyosunuz.
Bilirim ben sizi.
Şimdilik affedin herkes kendi köşesine çekildiği ve kendi düşünce baloncuklarıyla yüzdüğü için.
En kısa zamanda "Dönüşü muhteşem oldu" demenize neden olacak şahanesonik yazılarla OSDM aranıza dönücek.
Seviyoruz sizi okurcanlar.
not: sabah annem gene kızdı, diş macununu ortadan sıkıyomuşum.
not2: oha bu balıklar bildiğin saldırdılar yeme. aç mı kalıyolar nedir...
5 Ekim 2009 Pazartesi
7 izleyici? Bu bir ilüzyon.
4 Ekim 2009 Pazar
Cansız olduğunu düşündüğümüz ama aslında içinde küçük insanlar barındıran şeyler
-Çalar saat
-"Butt dialing" yapan cep telefonu
Uzaktan kumanda ve televizyon ikilisi
Cizirdayan hoparlorler
Sokulen parcalanan ayakkabilar
bunlar geldi aklıma, bence edit yapılsın.
3 Ekim 2009 Cumartesi
Flickr okurcan!
Labdien Angie!
Now you know how to greet people in Latvian!Flickr her seferinde böyle sempatik karşılamalar yapmıyo mu, bayılıyorum.
Seni seviyorum Flickr.
2 Ekim 2009 Cuma
1 Ekim 2009 Perşembe
Bakın Ben Ne Buldum.
"Mango'dan aldığı bluzünü yatağına attığında askılar arasında yada kabinde geçirdiği, kasada beklediği tüm zamanlar aklından uçmuş gibiydi. Üzerindeki kocaman M amblemi artık ona cazip gelmiyordu. Koltuğun üzerine atılmış kotunu gördüğündeyse alışverişe gitmeliyim diye düşünmüştü. Halbuki kot eski diildi, sadece onu fazla sıkmıştı; eski diil, kenara atılmıştı..."
Maşvişnu!!:
heey...
Maşvişnu!!:
the tiki..
Angie:
"Telefonunda Berkcan'ın adını gördüğündeyse bir "hıh" sesiyle telefonu meşgule aldı. Doğumgününde kontörü olmadığı için mesaj atamayan Berkcan affedilicek gibi gözükmüyordu. Msn'e geri döndü, kız arkadaşlarının adlarını sonlarına 'mM koyarak nikine yazarken araya kalpler ekledi. Gözü tekrar telefona iliştiğinde, Samsung'un yeni çıkan modelini düşünüyordu..."
Bunu baya önce yazmıştım ben Maşvişnu'ya. Ama demek ki o Tüketim Krallığı yazısının formatı da burdan geliyo, unutmuşum ben.