5.10 da kalktım. hayır deli değilim okula gitmem lazım. İstanbul'da bu saate kadar falan sabahlanılırdı. imamlara acıyorum, hep acırdım zaten. daha gökyüzünde yıldızlar var ve gece yarısında uyanmışım kadar karanlık bi de etraf işte ona kahretsin. aynaya bakıyorum ve bi çift küfreden göz ve kıvırcık saçlar var. içeriden de sesler geliyo. ev ahalisi bu sefer benle kakmış olabilir tabi, yarın o da olmaz ona da kahretsin. odada biraz dolaşıyorum, saatin normal olduğuna inanmak için pencereye bakmıyorum. bide güneşle uyanırım falan diye perdeyi falan açmam. ne biçim saflık..çanta da külçe gibi ağır zaten.. tamam bi dakka mutlu gözükmeliyim.
Şimdi burda neden makyaja izin var anladım. herhangi nefes alan ve uyuyan bir yaratığınbu saatte uyandıktan sonra normal ve güzel gözükme ihtimali gerçekten çok düşük ve istisnalar kaideyi bozmuyo bu durumda...
off nası anlatsam? bu öyle bi saat ki "neyse sabah çalışırım" demeye kendi kendine izin vermiyo. mutlu olmam ve kahve içmem lazım. ama kahve dişleri sarartırmış.
Not: burda size nası ilk gün derslerime gidemediğimi, kaybolduğumu, aç kaldığımı ve bir ahmak tarafından düzeltildiğimi yazabilirim. ama süpermen bunu yapmıyosa ben niye yapıyım?
2.not: "ahmak" ın kim olduğunu hatırlamıyorum ve süpermeni hiç sevmem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder