10 Ağustos 2009 Pazartesi

Kim Döverde Finale Yükselen İsim: The Alkan

Banu Alkan (Oyuncu)
‘Memelerimi göstermeye Paris’te karar verdim’

Benim çok fazla ‘göğüs dekolteli’ resim vermemin sebebi, 17 yaşımda yaşadığım Paris yolculuğumdur. İlk eşim Gürbüz Bey’le (Hanif), Paris’e gitmiş ve Ritz’de kalmıştık. Zaten sonrasında da hep Ritz’de kaldım. O gün Ritz’de sakat çocuklar yararına bir balo veriliyordu ve giriş yapan her arabadan son derece şık göğüs dekolteli kadınlar iniyordu. Durup onları izledim, büyülenmiş gibi. Nasıl şıklar, memelerini nasıl birer mücevher gibi taşıyorlar... Hepsi Fransız jet-seti tabii... Ben orada keşfettim, bunlar dünya çapında insanlar dedim, doğrusu, şıkı bu. Bilirsiniz, Fransız kadınları bu konuda iyidir. Çocuk yaşta, benim aklımda göğüs dekoltesiyle ilgili böyle bir imaj oluştu. O yüzdendir benim göğüs dekolteli kıyafetler giymem, ama bu Türkiye’de anlaşılmaz. Derler ki ‘Banu memelerini gösteriyor’. Göğüs tahtası, omuzlar ve memeler... Bir kadın için mücevherdir, daha önemli bir yer olamaz.
Mesela Elizabeth Taylor, gençliğinden beri göğüs dekoltesiz bir fotoğrafı yoktur; çok da güzel taşır memelerini ama ona ‘Gösteriyor’ denmez. Göğüs dekoltesinden Türkler anlamıyor bence. Burada bir plajda üstsüz güneşlenseniz bakılır çünkü bizde hâlâ erotiktir meme. Ama bir yandan da iyi bir şey; erotik kalması güzel.
Ben aslında çok da tepki almadım çünkü göğsümü açtığım zaman diğer taraflarımı kapattırdım. Böyle bir denge kurdum. Ama bir şeye üzülüyorum (kahkaha atıyor), çok kadına yazık oldu. Benim fotoğraflarımı alıp estetikçiye gittiler, ‘Bana bundan yap’ diye...
Ben erkeklerin memelerim hakkında söylediklerini de umursamam. Zaten benim mememe laf edecek kadar aptal biriyle birlikte olmam. Aynı kültürdeysek olur ancak. Ne giyeceğime kendim karar veririm. Türk sineması mesela, memeyi iyi kullanmıştır. Ama tabii hangi filmlerden söz ediyoruz? Benim yaptığım pahalı filmlerden söz ediyorsak, evet. Osman Seden bana demişti ki, “Biz herkese mayo giydirmeyiz.” Bana giydirdi. Ben bikini, mayo giydiysem, dekolte kullandıysam bu şıklık içindir; başka bir şey için değil.

Mutfak Panosu


Herkesin kolaylıkla evinde yapabileceği bu muhteşem magnete siz de sahip olabilirsiniz!

Tüm yapmanız gereken bir Umut Sarıkaya karikatüründen kesiceğiniz çemçük dudaklı adamın arkasına bir bant yapıştırmak ve onu uygun gördüğünüz anlamlı bir kareye yerleştirmek.

Hadi durmayın!
Sadece birkaç dakikada evinize çok dekoratif bir eşya kazandırabilirsiniz!!

OSDM.
Vazgeçemeyeceksiniz.


gun 6




su sari yagmurluklu benim, kihkih


hazir elim alismiskene videolarla dolsun burasi madem..
kendileri selale falan!


Ayrica: kanadaya gittim 2 saatlik falan, kanada guzel bi yer amerikadan daha guzel ben beyendim bide michael j fox ve pride and prejudice in yeni versiyonundaki jane e talip kizil in karisimi gibi 20 li yaslarda bi arkadas gordum ki.. bravo dedim yani bravo

gercekten kanadaya gittik ehehe donerken de kisibasi 50 cent istediler. polisle konusmayi aktariyorum:
police- why are going to canada?
baba- they say falls look better from canada
police- ehm..do you have any weapons with you?
baba- just this camera.
police- ok. dont hit anyone with that then
...
gelirken de:

police: how long you spend in canada territories (cok ciddi sor)
fermi: about .. an hour
police: :) phh welcome..





hadi bakalim iyi haftalar, ruyanizda ucan waffle lar gorun, yarin donuse geciyorum ben

bundan once de whalewatch a gittik ne cok sey yapmisim be hihihi.. anlaticam hepsini hiihii evet

9 Ağustos 2009 Pazar

Kaçırılmaz Benzerlik


Bu Jude'a benzemiyosa, bamya bile yerim.

"Aynısı lan!"
The Washington Post

"Ohannes..."
The Observer

"Bu yüzyılın fotoğrafı! Bravo OSDM..."
The Times



Hamster


Orrayt?

Yaşlı ve yalnızdı.Hayatta binlerce şeye sahip insanlardan farklı olarak,sahip olduğu pek bir şeyi yoktu.Sadece sanatı kalmıştı yaşlı ustaya.Ne zaman atolyesi ile paylaştığı tek göz odadan çıksa-ki nadir olurdu bu-tek bir sokağa giderdi.Oradaki bir binaya ve yıllar önce onun için yaptığı tabelaya bakardı...

İşte,o zamanlar,yaşlı ustanın gözleri dolar,eski günlerin saadeti ile bir göz odasına döner,bulabildiyse sobaya bir iki kuru dal atıp uyurdu.

Gene bir gün,dışarı çıktığı,sonbahara ait bir gün,ona dayanma gücü veren binaya eserine bakmaya gitti.Osdm binası idi burası.

Umutla,geleceğe,göğe bakan bir çocuk gibi kaldırdı başını.Yıllar önce çizdiği onun hayatına anlam katan o tabela,el emeği,ortadan sıkılmış diş macunu logosu yoktu.Yerine ilüstarize edilmiş,başka bir diş macunu resmi gelmişti.

Usta evine gitti,eski plaktan eski birşeyler çaldı.Çaldıkça gözleri doldu,gözleri dolunca ilmiği geçirdi boyuna.Tabureyi devirdi,ayaklairı sallandı.Bir sağa,bir sola,bir sağa,bir sola...


Alternatif son:

Usta evine gitti,eski dostunu kırkbeşliğini çıkardı yastık altından.Hedefi Osdm binası idi.İçeri girdi.Sekreter kız iyi günler Osdm yayın ve blog hizmetleri yardımcı ola..(dan!)

Hey! Ben yazı işleri müdürü Angie! Noluyor bayı..(dan dan!)
Ferm..(dan!)
Kolomb..(dan!)
Ju..(dan!)

İşte! Oradaydı.Tüm şehre hükmeden Osdm gökdeleninin zirvesi.Son oda.O,o hain burada olmalıydı.İçeri girdi.Adam karşısındaydı.Masada ismi yazıyordu:

Mahavishnu.

Adı Mahavishnu olan adam karşısındakini süzdü."Seni bekliyordum."dedi sakince."Hey böyle bir değişiklik yapmamız gerekiyordu.Rahatla.Yak bi sigara."Yaşlı adam rahatlamış,şokun etkisi ile bir sigara yakmıştı."Bak dostum,madem bütün yazarlarımızı öldürdün,gel sen de yaz.Yani logoyu da sen yap Orrayt?"

Yaşlı usta "Orrayt" dedi Mahavishnuya.Yeni logo şehri süsler,meslektaşlarının cesetleri morga götürülürken onlar kahkahalar atıp puroları içtiler.Sonra paşa paşa 62 tl ceza ödediler.

Eee...Kapitalizm,serbest piyasa böyle bir şey tabii..

Location Reached...Autosaving...

"Pardon! Pardon!"Kocaman, kırmızı, "maceracı" sırt çantam ve omzuma astığım notebook çantası ile zar zor,çarparak iniyorum deniz otobüsünün sıkışık merdivenlerinden.Kulaklığımı çıkarıyorum.İggy nin "Ben bir yolcuyum" diyen sesi uzaklaşıyor kulağımdan.-Evet yaptım bu üç kuruşluk göndermeyi...-

Üzerimdeki t-shirt ve kot ile dahi terletebilecek sıkışık bir ortam bu vapur garajı şeysi.Bir de soğuk olur diye aldığım gömleği taşımamak için üzerime giymiştim zaten...Off...

Etrafımdaki insanlara bakıyorum.Çoğu yorgun,suratsız.Bıyıklar falan şahane zaten...Bi' kız var,dikatimi çekiyor.Güzelce;ama yorgun ve mutsuz gözüküyor o da diğerleri gibi.Gene de dağınık saçlarımı toparlamaya çalışıyorum istemsizce.

"Kapılar açılıyor"anlamına gelen iğrenç sirenler duyuluyor.İki dakikalık "beyin öpme" ayininden sonra,açılıyor da sahiden.Ekranın köşesinde "Location Reached" yazdığını görür gibi oluyorum.

İstanbuldayım.

O değil de bi' bok değişmemiş la...

Aynı her yer.Biraz daha serin olmuş gibi geldi bana ama.İşte yokken Leonard Cohen'i kaçırdık harbiden.Kolombus da tuz bastı yarama.Onun dışında pek bi' numara olmamış İstanbul'da.Jazz festivaline de gıdım gıdım gitsek de yetti gibin.Üşengeç olunca insan...

Notlar var azıcık da:
-Orada sürekli sizi yedirmeye çalışan bi' anneanne varken anneye ben yemicem dediğinizde peki cevabını almak
-Arkadaşlarınızın sizi özlemesi
-Eve girip Bella'nın kutusunu açıp özlemle bakmak,gecenin o saatinde çalamamak
-Kendi evinizde kaka yapmak falan güzel şeyler be...Tatil olaylarına gelemiyorum ben pek. :)

Finale gerek duymuyorum,daha çook konuşacak şey var bu blog insanlarıyla.İstanbuldayız hem zaten artık.Klişemi de yapayım: Boktan şehir İstanbul ama bağlanıyosun işte hocu ehe ehe...

boston quincy hall un karsisi

hafizasi azdi ancak bu kadar kaydedebildim ama onunde ters cevrilmis bi kac plastik cop tenekesi, bi mazgal, bi izgara, bi kac tane de teneke cop kutusu kapagi vardi..

fermi' nin yapicagi dis haberler servisi bu kadar olur. (haftaya falan daha ciddi bi yaziyla karsinizda olurum gencler) AAA

7 Ağustos 2009 Cuma

Paylaşası Olmak...


Tatilde gerçi kendisi ama yine de....
Ceviz kabuğunda tiramisum benim.


6 Ağustos 2009 Perşembe

"Hell Yeah Sayın Tekin!"


Görmeyenler görsünler efendim.
Sevgili Kolombus'un "Al sana Tayyip!" formatlı entry parçasından sonra ben de bu fotoğrafı paylaşma ihtiyacı duydum. Büyük ihtimalle hepiniz meseleyi duydunuz, açıklamıyorum detayıyla.
Bu fotoğrafta da soldaki arkadaş karakola götürülenlerden biri, sağdaki de CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin.

dibebirnot: başlık Banu Güven'in Radikal'deki yazısından alınmıştır.

Signal Tree

Hey anasını İstanbul be. Çok sıcak ama, fena sıkıldım bugün sıcaktan. Aslında sıcak olmasa, rüzgar müzgar esse falan şahane olur.

Dünya gözüyle Trent Reznor gördüm ya. Eline geçirip de fırlattığı şeyler 3 mikrofon sehpası bir adet tef bir adet mikrofon bir adet senkronayzır bir adet de gitardı. Tefi seyircilere fırlattı umarım biri kafasına yememiştir. 12 ağustosta da Faith No More var, Lady Gaga coverlıyor herifler (üşenmezsen youtube it). Unutmadan;

Bu Tayyip abime gelsin -> \m/

Bekir Coşkun mudur nedir, o da gitsin yenisi gelsin.

Ağustos sonuna kadar İstanbul'dayım anneoo, eğer her gece böyle sabahlayacaksam yandık. Fermi öğle yemeğini yiyordur şimdi, oh ne âla ya.

Heaaa, Leonard Cohen vardı dün akşam, bu akşam da olması lazım. Bir şarkısını bile dinlemişseniz imkanınız varsa gidiniz,görünüz.

İzlemediyseniz Heima'yı download ediniz ( fermium bilmem kaç gigabit bağlantısıyla download etmesin)... Takk da iyi gider üzerine.

Bir daha görüşemezsek günaydın, iyi akşamlar, iyi geceler...

1 Ağustos 2009 Cumartesi

I can hear music


Parkta garip, yavşak, hafiften gizemlerin adamı, hüzünsel bi kedi yerine; çevik, sevimli, boğazına düşkün, ama bi yandan da insanları merak eden sincap/sincaplar görünce çok çok mutlu oluyorum. bıraksan bayas gorillerle yaşayan insanların sincap versiyonları olurum. koala da olur.

Sabah yüzüme vuran salak günışığı dalgasıyla uyandım falan. tipik amerikan baliyö film başlangızı. hani o arkaplanda tırt bi boy-band şarkısı olanından. allahtan sabah sabah şarkı eksikti..

Turuncu benetton tişörtü bana çocukluğumu hatırlatır. mavi çiçekli elbise vardı bide sonra kar falan yağmıştı bi gün eve gelmiştik de salata tabağı kırmıştım. bunu unutsam da 2 kimya formülü ezberlesem bunun yerine.. bidolu böyle ufak anı kesiti var.

Pat diye çin bakkalına girersen karşına tavuk ayağı çıkacak! sakın şaşırma!

IKEA senin yerin ayrı.

Hava normalken 5 saniye içinde yağmur başlaması ne enteresan ve ne tropik iklimsel bişey. yazın burada sevilen tek yönü ve saire ve saire..

Babam makineli tüfek seviyo. ben shotgun tercih ederim. hayır mafya değiliz. sadece 2. el xboxumuz oldu, 6 dolara callofduty aldım ve giderek mahavishnu ya benziyorum. 

deneme tahtasına dönüştürdüğüm blogumuz varoluşçuluk için PJ den özürümü dilerim. artık şablonla ilgili deneylerimi bi başka blogda sürdürücem. yeni şeyler öğrendim oley!

ne demiş ünlü düşünür?

OSDM.
Vazgeçemeyeceksiniz.

                                                          sevgi dolu çoraplar!

                                                   eskidenkırmızıipoduolanfermi

Maşvişnu'dan İnciler

Sevgili OSDM okurları, çok sevdiğim Maşvişnu'nun az sonra göreceğiniz paint/msn şaheserlerini blogda paylaşmak gibi bişeye henüz teşebbüs etmedi, ileride de ediceğinde kuşku duyuyorum. Açıkçası Maşvişnu bunların varlığından haberdar mı, bilgisayarında bunlar mevcut mu, onu da bilmiyorum. Ama ben tüm dünyaya bir "iyilik" yapıp bunları blogda paylaşıyım dedim...

Gelin, bir entellektüel bir eleştirmen edasıyla bu çizimleri inceleyelim.



Tahminimce Superman'in kostümü hakkında girilen hararetli bi tartışma sonucu ortaya çıkan bu tasarım, Mahavishnu'nun bacak kılları çizme konusunda fevkalade usta olduğunu gözler önüne seriyor. Popüler kültürü kesinlikle doğru oranda kullanmasını başaran sanatçı, Doğu ve Batı birlikteliğini hem halkından kesitler aktararak, hem de bir Batı figürü kullanarak mükemmel bir şekilde aktarıyor. Oldukça feminen bir superman karşılıyor bizi kapıda pembe çorapları ve tahminimce beyaz converse leri müthiş bir uyum içinde. Mor tangası ise fevkalade. Daracık sarı gömleği de tangayla çorap-ayakkabı ikilisine çok uymuş. Klasik Superman saçıda 2. sınıf mahalle kavgasından dağılmış yağlı delikanlı saçı kıvamına gelmiş ki incelemek elde değil. Maşvişnunun bu çizimine 10!


Dilimize dolanan bir MFÖ şarkısının paintte renklere ve özüne kavuşması.... Sözlerle ifade edilemeyecek şeyler de vardır; bu resim de kesinlikle böyle. Göbek deliği ve muazzam göbek eksik. Buna 7!



Angie lafına başlamadan önce biricik maşvişnumuzun ne kadar pimpirikli olduğunu taslak hazırlamasından mutlaka anlamışsınızdır..Önce ve sonra resimlerinde de gördüğünüz, Mahavishnu'nun tasarımını geliştirme aşamaları olarak da tasvir edilebilir. Sanatçımız bir msn konuşmasından aldığı ilhamla msn'in çizim fasilitelerinde bir Eric Clapton resmetmiştir. Tüm bu yaratıcılık öbeklerinin çıkış noktası ise müzik tarihinin en duygulu şarkılarından biri olan Wonderful Tonight'tır. Yukarıda gördüğünüz eserler Mahavishnu'nun retrospektif bakış açısı, bizleri Clapton Düz Adam Olsa İdi? sorusuyla başbaşa bırakışı ve düşündürten Umut Sarıkaya esinli çizimleriyle bir Mahavishnu klasiği olarak bilgisayarlardaki yerini şimdiden almıştır.

Bir başka Mahavishnu-Umut Sarıkaya birlikteliği... Ejder gömlekli adamlar fünikülerde, metroda, caddede, otobüste karşımıza çıkmaya devam ederken, yüzyılın en harika paint sanatçısından çok yerinde bir toplum incelemesi olarak beliren bu eser, Mahavishnu'nun imzasını attığı en başarılı işlerden. 
Devamı gelecek mi merak konusu gerçi ama bunlar sadece msn den çeşitli geyikler sonucu çiziktirilen ufak şeyler daha fazlası için mahavishnu yu sahneye davet ediyorum. Geldiğinde bişeyler yapar artık.

Umarız ufak sergimizden keyif almışsınızdır efendim....
Tekrar görüşene dek, esenliklerle kalın.

30 Temmuz 2009 Perşembe

KİM DÖVER?!


onlar ki bir jenerasyonun nefretini kazandı...

onlar gece gece garip sesler çıkartıklarından pilleri sökülerek kenara atıldı.

çünkü onlar korkunç!

karşınızda furbyler!

----VERSUS----

ısrarla 90-60-90 olduğunu söyledi. eski filmlerinde sayısız tecavüze kurban gitti

ünlüler çifliğinde ağa oldu

canlı yayın seda sayan programlarında dayak yedi

karşınızda banu alkan!

Şimdi sevgili okur!

sizce hangisi döver!   hangisi en korkunç!

hemen şimdi sağ frame deki anketle oylayın!

Ay em bek. Oh-yes.

şimdi efendim,

1) evimizdeki tadilatlar dolayısıyla internet ve bilgisayara olan minimum erişimim, an itibariyle mutlu sona ulaştı. hooraaay!!

2) evet, doğrudur, sağ taraftaki balıkların aynından msn penceremde var, hareket de ediyolar, seviyorum kendilerini, ama neden burdalar ben anlamadım? bi de bu balıklara tıktıktık diye yem veriyosun o zaman noliy? ama sevdim kendilerini... bir fermium icraatı gibi gözüktü gözüme, ona da burda bi kez daha öpücüklerimi yolluyorum! mucuks ceviz kabuğunda tiramisum benim.

3) Fığansız Kültüğrde aldığım değrsleğr ağrtk bitiyo, sevinç ve kıvanç duyuyoğum..

4) en kısa zamanda size bir öyküyle dönmek istemekteyim, ama bakarsınız yalan olur, ortam hazırlamaya hiç gerek yok şimdiden..

5) fermium'un, benim biricik dış haberler servisimin, çok sıkı çalıştığı eminim ki gözlerinizden kaçmamıştır!! ona takdir, tebrik, teşekkür ve daha nice T'yle başlayan sözcükler gönderiyorum!! (eüeee.. travis? tiamo? tobleron?)

6) OSDM'nin en son uygulamasını da ben başlatayım dedim!! Artık OSDM yazarları nirde oldukları sağ köşedeki şeysiye yazarlarsa çok şukela olur!!

7) Kim Döver? dımdımdım! evet efendim, yanlış duymadınız!!

Geri dönüyorlar.
Eskisinden daha da asabiler.
Çirkeflikte sınır tanımayan dövüşçülerimizin kıyasıya mücadelesine oy vererek siz de ortak olun.

OSDM.
Vazgeçemiyceksiniz.


back to kim dövers!

eveeeet ilk round u geçen adaylarımız şimdi de ilk 4 için yarışacaklar..  Finalistlerimiz şöyle:

Banu Alkan

Semra Ata (aka Semra Hanım)

Reha Muhtar

Furby

4 hafta alıcak yarışmamızda güvenilir kişilerce denetlenen kuramızda yarışmacılar birbirleriyle eşleşecek. ilk iki etapta yenilenler ve yenenler ayrı ayrı.. niye uzun uzun açıkladım ki ilk 4 ü sıralıycam işte.. şöyle midemin görüntüleri kaldırıcağı bi gün yada birinin bana acıyıp resimleri bulduğu zamanki gün..

kuranın sonucu:

furby vs. banu alkan

reha muhtar vs. semra hn.

28 Temmuz 2009 Salı

sanctuary

ekşisözlük ve facebook ölün!

viva la blogger!
viva la musicovery!

ps: neden bilmiyorum.. gerçekten
ama en çok ekşisözlük ölsün.
facebook mu?

ali will miss you, esin will miss you, aslıhan will miss you, selen will miss you, irem will miss you yazdı..
gönlümü kazandın feysbuk (öyle bi deyim varmıydı)

27 Temmuz 2009 Pazartesi