6 Ağustos 2009 Perşembe
Signal Tree
Dünya gözüyle Trent Reznor gördüm ya. Eline geçirip de fırlattığı şeyler 3 mikrofon sehpası bir adet tef bir adet mikrofon bir adet senkronayzır bir adet de gitardı. Tefi seyircilere fırlattı umarım biri kafasına yememiştir. 12 ağustosta da Faith No More var, Lady Gaga coverlıyor herifler (üşenmezsen youtube it). Unutmadan;
Bu Tayyip abime gelsin -> \m/
Bekir Coşkun mudur nedir, o da gitsin yenisi gelsin.
Ağustos sonuna kadar İstanbul'dayım anneoo, eğer her gece böyle sabahlayacaksam yandık. Fermi öğle yemeğini yiyordur şimdi, oh ne âla ya.
Heaaa, Leonard Cohen vardı dün akşam, bu akşam da olması lazım. Bir şarkısını bile dinlemişseniz imkanınız varsa gidiniz,görünüz.
İzlemediyseniz Heima'yı download ediniz ( fermium bilmem kaç gigabit bağlantısıyla download etmesin)... Takk da iyi gider üzerine.
Bir daha görüşemezsek günaydın, iyi akşamlar, iyi geceler...
3 Ağustos 2009 Pazartesi
1 Ağustos 2009 Cumartesi
I can hear music
Parkta garip, yavşak, hafiften gizemlerin adamı, hüzünsel bi kedi yerine; çevik, sevimli, boğazına düşkün, ama bi yandan da insanları merak eden sincap/sincaplar görünce çok çok mutlu oluyorum. bıraksan bayas gorillerle yaşayan insanların sincap versiyonları olurum. koala da olur.
Sabah yüzüme vuran salak günışığı dalgasıyla uyandım falan. tipik amerikan baliyö film başlangızı. hani o arkaplanda tırt bi boy-band şarkısı olanından. allahtan sabah sabah şarkı eksikti..
Turuncu benetton tişörtü bana çocukluğumu hatırlatır. mavi çiçekli elbise vardı bide sonra kar falan yağmıştı bi gün eve gelmiştik de salata tabağı kırmıştım. bunu unutsam da 2 kimya formülü ezberlesem bunun yerine.. bidolu böyle ufak anı kesiti var.
Pat diye çin bakkalına girersen karşına tavuk ayağı çıkacak! sakın şaşırma!
IKEA senin yerin ayrı.
Hava normalken 5 saniye içinde yağmur başlaması ne enteresan ve ne tropik iklimsel bişey. yazın burada sevilen tek yönü ve saire ve saire..
Babam makineli tüfek seviyo. ben shotgun tercih ederim. hayır mafya değiliz. sadece 2. el xboxumuz oldu, 6 dolara callofduty aldım ve giderek mahavishnu ya benziyorum.
deneme tahtasına dönüştürdüğüm blogumuz varoluşçuluk için PJ den özürümü dilerim. artık şablonla ilgili deneylerimi bi başka blogda sürdürücem. yeni şeyler öğrendim oley!
ne demiş ünlü düşünür?
OSDM.
Vazgeçemeyeceksiniz.
sevgi dolu çoraplar!
eskidenkırmızıipoduolanfermi
Maşvişnu'dan İnciler




Bir başka Mahavishnu-Umut Sarıkaya birlikteliği... Ejder gömlekli adamlar fünikülerde, metroda, caddede, otobüste karşımıza çıkmaya devam ederken, yüzyılın en harika paint sanatçısından çok yerinde bir toplum incelemesi olarak beliren bu eser, Mahavishnu'nun imzasını attığı en başarılı işlerden. Devamı gelecek mi merak konusu gerçi ama bunlar sadece msn den çeşitli geyikler sonucu çiziktirilen ufak şeyler daha fazlası için mahavishnu yu sahneye davet ediyorum. Geldiğinde bişeyler yapar artık.
30 Temmuz 2009 Perşembe
KİM DÖVER?!
onlar ki bir jenerasyonun nefretini kazandı...
onlar gece gece garip sesler çıkartıklarından pilleri sökülerek kenara atıldı.
çünkü onlar korkunç!
karşınızda furbyler!
----VERSUS----
ısrarla 90-60-90 olduğunu söyledi. eski filmlerinde sayısız tecavüze kurban gitti
ünlüler çifliğinde ağa oldu
canlı yayın seda sayan programlarında dayak yedi
karşınızda banu alkan!
Şimdi sevgili okur!
sizce hangisi döver! hangisi en korkunç!
hemen şimdi sağ frame deki anketle oylayın!
Ay em bek. Oh-yes.
back to kim dövers!
eveeeet ilk round u geçen adaylarımız şimdi de ilk 4 için yarışacaklar.. Finalistlerimiz şöyle:
Banu Alkan
Semra Ata (aka Semra Hanım)
Reha Muhtar
Furby
4 hafta alıcak yarışmamızda güvenilir kişilerce denetlenen kuramızda yarışmacılar birbirleriyle eşleşecek. ilk iki etapta yenilenler ve yenenler ayrı ayrı.. niye uzun uzun açıkladım ki ilk 4 ü sıralıycam işte.. şöyle midemin görüntüleri kaldırıcağı bi gün yada birinin bana acıyıp resimleri bulduğu zamanki gün..
kuranın sonucu:
furby vs. banu alkan
reha muhtar vs. semra hn.
28 Temmuz 2009 Salı
sanctuary
ekşisözlük ve facebook ölün!
viva la blogger!
viva la musicovery!
ps: neden bilmiyorum.. gerçekten
ama en çok ekşisözlük ölsün.
facebook mu?
ali will miss you, esin will miss you, aslıhan will miss you, selen will miss you, irem will miss you yazdı..
gönlümü kazandın feysbuk (öyle bi deyim varmıydı)
25 Temmuz 2009 Cumartesi
22 Temmuz 2009 Çarşamba
İ-Stat-istik
9.681,51 km(mesafe benim evimden fermium'un evine milimetrik olarak ölçülmüştür, hata payı 2 metredir) gelin, standart ulaşım yollarımızla kuş uçuşu mesafeyi rasyonelleştirelim:
-Dünyanın en hızlı uçağı ile gitmek,(sesten 10 kat hızlı ancak) 55 dakika,
-standart bir yolcu uçağıyla gitmek(800km/saat dolaylarında) ortalama 12 saat,
-ortalama bir arabayla ortalama otoban hızında(120km/saat) 80 saat,
-ortalama bir gemi ile(30km/saat) 320 saat,
-yürüyerek(4km/saat) 100 gün,
-yüzerek veya emekleyerek(2km/saat) 200gün, (değerler ortalama alınıp yuvarlanmışlardır)
sürecek bir yolculuk ardından anca ulaşabiliriz fermiuma, pat diye istesek.
fiziksel imkanların elverdiği en yüksek hızda seyahati düşünürsek, ışık hızında bile oraya ulaşması 0,032 sn sürecektir.
o kadar...
he bir de, sevgili fermium'umuzun bulunduğu ölgedeki eyalet isimlerine bakarsak, her birinin bizim için başka birşey ifade ettiğini, ve 1 asırdır çıkan film dizi ve şarkılarda çok fazla geçip çok klişe olduklarını farkediceksinizdir.
16 Temmuz 2009 Perşembe
Walker Physics
14 Temmuz 2009 Salı
dr. psychedelia or how i learned to stop hating and love edited videos
http://www.youtube.com/watch?v=JRfVG8YjnHo&feature=related#
ps: tembel tavuklar yazı yazmalı kampanyası açmak mı lazım illaki?? buna dream country'sinde yazı yazmayan mahavishnu da dahil. tatilden yeni gelen jude da. tatile gidicek olan osmancık da. cıkcıkcık ayıp be!
9 Temmuz 2009 Perşembe
Road Trippin'
Fermium: kapasana artık silecekleri haşat oldular?
Babası: ben bunun okulunu okudum kızım üniversitesine gittim.
F: hohohoy
B: noldu?
F: ezildim. leblebi ister misin?
B: yok sağol
F: leblebi ister misin?
Annesi: yok dedi ya?
B: leblebiiii koyduuuuum tasa kız anneeeem!
F: ben de öyle düşünmüştüm ki!
-----------------------------
F: pay at station diyo
B: ney?
F: pay at station
B: ne ne ne diyo?
A: diyo ki .... öde.. F:pay ... on
B: kim ne diyo
F: EHEAAHHA A: di... öde....is...
B: ya ne diyo gülüyo bu duyamıyorum.
A: para ödemen lazımmış onu diyo. manevra yapıcak ondan girdik buraya
F: AHEHEHHÖHÖ
B: niye gülüyosun telmimiyum bak ben gülüyomuyum
F: hehehhihihaiia
B: deli misin?
F: eveeeeeet ehüehüühuhue
-----------------------------
B: busch gardens'a gidicez ama bu havada safariye gidilmez. ben fermium'a para vermiştim istanbul'da. bize ısmarlar heralde?
F: telli telli telli şu telli turnaaaaa!
B: ısmarlamıycak.
-----------------------------
B: düşünsene afrikaya senelerce yağmur yağmazken buraya her öğleden sonra yağmur yağıyo ne adaletsizlik!
F: leblebi yer misin?
-----------------------------
B: naber?
F: iyi.
B: kocakafalı.
F:ehuahuhhauhahahue
-----------------------------
A: elma alalım.
F: şeftali de alalım.
B: olur(elma, şeftali, erik alır)
bi süre sonra
A: erik versene ordan
B: elma demek istedin heralde?
A: yoo erik. allahalla.
F: dimi bence de.
-----------------------------
B: biraz aç kapıyı bakalım açılıyomu annesi
F: ben açıyım.
B: aferim kızıma, söyle yağmura dursun.
F: şşt dursana.
-----------------------------
F: muz yermisin
B: çişim var
F: ahaha yazıyım mı bunu bloga
B: yazma çok ayıp.
F: niye sen çiş yapmıyomusun
B: tabi yapmıyorum.
ayrıca burdan yazarcıklara sesleniyorum! hiç mi başınızdan bişeyler geçmiyo kardeşler? oturun iki kelam bişey yazın!
fermi çeşitli eyaletlerden bildirdi.
8 Temmuz 2009 Çarşamba
özür..
5 Temmuz 2009 Pazar
bıkbık
Efendim sadece sizler için gidip rollercoaster ların tadına baktım. Ehm.. biraz daha baştan alayım. Şöyle ki Afrika’yı tema edinmiş bir parka gittim. Adı: Busch Gardens. İtiraf etmeliyiz ki Disney’in parkları çok daha güzel. Öyle ki Busch Gardens onların yanında; kuyruklar, serilik, profesyonellik olarak zayıf kalıyor.Ama sonuç olarak theme park’ınızda 6 rollercoaster varsa; kuyruklarda gerzek gerzek beklense de, öndeki boş koltuklara bakılıp iç geçirilse de sonunda nihai amaca ulaşınca içinizi tatlı bir huzur kaplıyor.
Montu: Gün başladığında ilk girdiğim, bu seneki ilk göz ağrım. Diğerlerine göre süre olarak uzun. Bol bol 360’lık dönüşleri vardı ama hızı azdı. Olsun sevdim. 10/7
Sheikra: 200 feet’ten 60 mph. 480’lık twistler… üstelik bütün bunlar ve en yüksek o noktadan yere 90 derecelik açıyla bırakarak oluyo.. 10/9
Scorpion: Gereksiz uzun kuyruk. Yetersiz koltuklar. Ama uzunluğu ve hızı nefis. 10/6
Kumba: Hehe bi 60 mph daha. Üstelik zart diye bitmiyo da. 10/8
*Bu güne kadar hiç tahta rollercoaster denememiştim. Ne kadar rezil olduğunu öğrenmiş oldum. Yanlış oturanlar için potansiyel kısır kalma makinesi diyebiliriz.
Gwazi/Tiger: Gereksiz sarsaklık. Sadece hızla yaratılmış abes bi parkur. Bitse de gitsek hissi hakim. Ne diyim ki ben şimdi. Olmamış. 10/2
Gwazi/Lion: Kardeşinden biraz daha iyi olan bu şeyin de bi ayağı çukurda.. 10/3
*Şimdi kıl bulamamış rehehö geyiklerinize girmeden önce kendimi savunmalıyım ki son 5 senedir anlayarak bilinçli yaşayan ve bu süre içinde de rollercoasterlara binen biri olarak diyorum ki.. Eüü.. hiç bi şey. Dövseniz dövmeyin diyemem (a tribute to mahavishnu & jude)
Bunun dışında insanlardan bahsetmeliyim. Gün içinde 1 Pink Floyd, 1 Led Zeppelin, 6 AC/DC tişörtü gördüm. Bu AC/DC sevgisi nereden doğdu bilemiyorum ama aşağı yukarı aynı miktarda Hannah Montana, HSM cart curt tişörtü de gördüm. Hatta bi tane tişörtte “Save water, shower with me” yazıyodu. Apaçık kahkaha attım. (şöyle ki kareli gömlek bulamıyınca aklım tişörtlere gidiyo hihihi)Sonracığıma yemek yerken taklit edilebilecek pop grupları; BeeGees, Abba ve benzeri grupların şarkıları söylendi, dansları yapıldı. Güzel zenci kızlar ve resmen güzel zenci erkekler görüldü. Zencisever okurumuza hak verildi kendisine buradan Freddie Mercury’nin Time şarkısını yolluyoruz.. Sütlü kahvelerin gerçekten makbul olduğu kanısına varıldı. Tuvalete gitmeye üşenen ufaklıklar da sulu atraksiyonların çevresini alanları olarak işaretlediler.
Neyse…Basınç sarhoşu olan fermi birde buraların kulüp dansını yaptı. (şaka değil; düğün,balo heryerde bunu şeyediyolarmış) (get low, get low falan fena biraz(gözü kapalı Michael Jackson taklidi yapabilenler için değil tabi ehueheuahhaha)) ehm.. ferminin beyni iyice eridi falan. Düşün ki “fireworks” diyeceğine “flowers” dedi.9.02 de “Oeah, çok sıcaaak” diyip üstünü çıkaran biri görünce hak verip salak salak gezmeye başladı (akşam 9 civarında sokakta bikiniyle gezmek?!) sonra da yorgun düşüp uyumak isteyen beyni yüzünden havaifişekleri beklerken o kılıkta tahta rollercoasterların kapılarının önünde çimlerin üzerinde uyuyakaldı. Nedensiz, önce tatlı, sonra tavuk, sonra salata yedi.
Ve saire, ve saire…sonra 11.58 de uyudu. Sabah da hala başı döndüğü için takılıp düştü ve kahvaltı öncesi biraz tavuk yedi.
3 Temmuz 2009 Cuma
1 Temmuz 2009 Çarşamba
OSDM FM!
uçak!
Sound of Silence.
Bu bir düşünce yazısı değil, düşüncelerimş kusup sifonu çekmedim. Angie ve yeni nesil çokoprens atasında ne geçtiyse benimle cips arasında da o geçti. Gece 4 te kustuktan sonra 5.53 te bizimkilerle evden çıktık, 6 da asansörde beyaz bir suratla aturuyordum ki annem biraz panik oldu. Siyah bir dobloyla havaalanına giderken kahvaltımı ettim: 5 cm boyunda kepekli bir galeta, 3 yudum su.
Cecilia.
Neyse..
Uçak falan uyuklamakla, ekmek içi yemekle, vişne suyu içmekle geçen bir yolculuk. Üçgen prizmması halinde kestiğim tavuk her ne kadar sevimliyse de kendisini pek yiyemedim. Sünger yiyiyomuşum gibi geldi. Yemekleri bir kenara bırakırsak uçak ahalisine 10 üzerinden 6 veriyorum. Mızıldanan 3 çocuk/bebek var ama arada sesleri kesildiklerinden uyuma fırsatı buluyoruz. Bir de ön çaprazımdaki adam kabus gördü ve girdiğimiz tribülanstan ötürü şans eseri açılan yemek yeme düzlemi açılıp üstüne düştüğünden bağırarak uyandı. Durumu az şişirdiğiiz hava yastığından hallice. Müziklerin nereye konduğunu keşfedene kadar uçakta neredeyse gergin bir hava esiyordu. Mızırdanan çocuğun boğazından aşağı babamın şarabını dökmek istiyorum biraz. Pınar beyazı çok seviyorum.
The Boxer.
Unutulmayanlar albümlerini çok beğrndim tabi. Elmalı ve ne idüğü belirsiz birşey varki; bu yöndeki geleceği belirsiz elmalı tart yapan amatör bir ahçı elmalı tartıyla rahat rahat parmaklarımı yememi sağlar. bir de utanmadan enginar koymuşlar menüye. 3 tane polar battaniyem var ama soğuk soğuk terliyorum, oldu mu şimdi. Neyse ki yastık rahat ve nne kadar manasız ve aptalca yazılar yazıcak olursam olayım üşenmeyip okuycak arkadaşlarım var (dimi ama?!)
Canticle.
Mavi düğmeye basınca menüye dönüyorum. yeşilde harita var. yine iyi dayandım. (jude bu mavi tişörtün yazısı mor olmuş?)
Unutulmayanlarda Eagles, Led Zeppelin, Pink Floyd, Elvis, Hendrix, Rolling Stones, Beatles, Dean Martin, Frankie, Barry White ve King Crimson var. Kolombus naber? Canticle birsin Moonchild dinliycem.
iyi geceler.
yada iyi günler
yada iyi .. herneyse
istiyorum ki kimse soğuk soğuk terlemesin.
not: Batticon insanı bak led zeppelin de beatles da unutulmayanlarda ne güzel ikisi de iyiki bu gezegende.
çok sonradan not: kadıköydeki sadece donlu deliden miamide bi günde 3 tane gördüm. gitmesseniz bişey kaybetmiyosunuz.