Hey everybody, look! Look at me! I'm in a movie that doesn't suck!
GASP!
Yes, it's true! Not only that, despite my total lack of acting ability, I very nearly didn't suck in this movie!
(faints)
Hey everybody, look! Look at me! I'm in a movie that doesn't suck!
GASP!
Yes, it's true! Not only that, despite my total lack of acting ability, I very nearly didn't suck in this movie!
(faints)
yaz gelse diyorum, şu "hava nasıl olucak acaba üşür müyüm ki" diye diye yanımızda mont taşıttıran zalim ilkbahar bitse mesela.
not: bu da bi baska yazi yine aslen odev ama 80 ustunden 79 aldigimdan ve bi bloga koymak istedigimden
bunu koyucaktim da unutmustum e koyiyim o zaman
not: evet ortasinda ahhahahah diye guluyorum cunku
havaifisekler bana hep komik gelmistir filam
Hayatın anlamı, hayatın anlamsızlığı içinde anlam arayışında olmaktır. Bunun daha kolayı, hayat dediğiniz raylı sistemin sürprizsizliğine inat, raylara makas atmakta, yani hayatınızın merkezine bir şeyi "haşırt" diye yerleştirmektir.
Benim havatıma da, baklavaya saplanan çatal gibi "haşırt!" diye yerleşen şey burada işte. Yanımda, "mmm.."lardan oluşan kutlu bir ilahi söylerken, bütün çıplaklığı ile mışıl, mışıl uyumakta.
Masumiyetin ve günahın Oskarlık oyuncusu sevgilim, koleksiyonuna bir Oscar daha eklemiş gibi mutlu uyanıyor. Atlet ve pijama giymiş bir fok balığına benziyormuşum gibi gülüyor, elimde elmas yapraklarla süslü bir buket orkide varmış da ona vermişim gibi seviniyor, aklımı başımdan alıyor. Hemen ardından, aklın kaybedilmeye bu kadar müsait olduğu bu dünyada, beni Bakırköy'den kaçıran otobüsün şoför koltuğuna oturuyor:
son olarak not:
OSDM alice'e basarilan diler.
yarin da up in the air e giderim thank you for smoking ve juno nun yapimcilari diyo iyi iyi