24 Ekim 2009 Cumartesi
mektup!
22 Ekim 2009 Perşembe
LAN?!
ayakkabıya tepki verip; dünyalar güzeli tespitime bi tane bile yorum yapmadınız burayı okuyan sevgili anonim arkadaşlar..
küsüyorum şu an.
evet.
yazmıycam hıh..
...
....
yazmak çok eğlenceli en iyisi siz okumayın...
...
....
ama okumassanız çok saçma olur ki
eğer tespit yaparsam okuyun ama
yorumda yapın tamam mı
nolur ya?
sadece tespitlerim ve ben mesela? benim yazdığım başka hiçbişeye yorum yapmasanız da olur
acıktım
sonra görüşürüzüzüzüzü..
18 Ekim 2009 Pazar
Angie.
With or without the nicknames, anecdotes and interesting stories, I am extremely happy to be an Idil. My only concern is that nobody has written a song for a woman named Idil so far. If I were to be born again, I would like to be named Layla, Lucy, Julia, Michelle or Gloria.
Actually, even Angie would do.
17 Ekim 2009 Cumartesi
bu benim yeni ayakkabim
fermi, biraz daha fermi

yalan da degil deneyler falan yaptim iste sonuc bu.
simdilik bu kadar
13 Ekim 2009 Salı
herkes delirmiş
En azından dersane var.. Komik değil mi, okul çoğu şeyde yetersiz, herkes bunu biliyor, bunu telafi etmek için para ödüyoruz gene bolca. Tüm öğretmenler de farkında bunun ama... Dersane güzel, dersane iyi. Dersaneye gidin arkadaşlar.
Domuz gribi falan diyorlar bir de. YALAN. Uydur kafandan bir şeyer, bir kaç kişiyi feda et (önemli değil sonunda para var), sonra git türkiye'ye onbinlerce dolara ilaç sat, belli değil mi ki ya hastalık mastalık yok. En kötü nezle oluruz.
Radiohead dinliyorum, supernatural izliyorum, bir de edgar allan poe okuyorum şu sıralar bu saçmalıklardan uzaklaşmak için. Her gün görüşü kısırlaştıran ders kitaplarından, bitmeyen testlerden kafanızı kaldırıp baktığınızda gördüğünüz şeyler sizi sıktıysa, yorulduysanız baydıysanız falan, sakin olun abi. Bir çay koyun önce, sonra da ne yapmak istiyorsanız onu yapın. Delirmeyin yeter ki.
11 Ekim 2009 Pazar
10 Ekim 2009 Cumartesi
agoni.
3 shuffle - 3 inceleme
- sabah shuffle' da creep rastgelirse okurcan; üzülme, gününü rezil etme.
zira şu an dinlemekte olduğum live in toronto albümünde creep' in sarhoş bi insan hakkında olduğu söylendi.
hem daha önünde seneler var, kendine yazık etme tamam mı?
2. always somewhere - scorpions
- scorpions konseri; param olsaydı...
paranın gözü kör olsun. of be...
kahretmesin ki gidemedim.
ps: hayır en sevdiğim şarkıları still loving you değil. yani o da çok güzel ama ne biliyim işte...
tavsiyeler:
holiday
du bist so schmutzig
always somewhere
dust in the wind
falan.
3. hey jude - beatles
- evet okurcan resmen mutlu son.
notungen: hay allah "hey jude" a yorum yapmamışım. jude iyi aslında ama dersane ömrünü yiyo. çok üzülüyorum ben. yada bizi falan atlatıp hep yeni arkadaşlarıyla takılıyo, ama yok be..
hala evinde çeşitli buzlu meşrubatlarla fizik testleri çözüyodur.
neyse..
ha ben?
ben domuz gibiyim.
kehkeh
bu arada butun bu yaziyi siz okurlar icin seslisozlukten turkce karakter kes yapistirlariyla yaptim. bi takdir tesekkur iyi olur yani, turkiyede 2 sene taktir tesekkursuz yasadiktan sonra ehm.. o da baska bi yaziya artik.
9 Ekim 2009 Cuma
7 Ekim 2009 Çarşamba
HEY DUDE!
internetim yok.
yeni kural: fermi cumalari cumartesileri yazar.
saygilar okurcanlar
(ap lang&composition ortalamam 87 yani b+) (mutluyum lan kimyadan da 100 aldim ortalama c falanken)
6 Ekim 2009 Salı
Okurdan Özür..
Bu sanki esas çocuğun peşinden gelen kardeşlere daha çok ilgi göstermek gibi aslında. Hani kardeşleri herkes çok pohpohlar ve kardeşlere bisürü sevgi gösterisi yapılır. İlk çocuk (esas kız-esas oğlandan devşirme "esas çocuk") ilgisiz, sevgisiz kalır, kimse ona sarılmaz çünkü kardeş her zaman daha çok daha çok daha çok ilgi ister.
Zavallı OSDM'nin başına da bu geldi sanırım.
Ama unutmamak lazım ki sevgili okur, esas çocuğun yeri hep başkadır.
Bu anne babaların esas çocukları teselli etmek için uydurduğu bir şeymiş gibi görünse de, aslında baya doğruluk payı var.
Hadi blog kuralım diye ortaya atlayan Maşviş'e kızmıştım ve "Sen daha kendi bloguna bile silah zoruyla yazıyosun, bi de yenisini mi açalım diyosun?!" demiştim. O da uzunca bir süre beni ikna etmeye çalışmış ve sonunda da gayet başarmıştı (bkz şu anda annesinin bilgisayarından size ulaşan Angie ve ondan bir ufak anekdot). Şimdi 1 tanesi aynı zamanda yazar olmak üzere 7 tane izleyicimiz, bi de yazı yazmayınca isyan eden gizli okur kitlemiz var.
Oha demek istiyorum.
Çünkü ben hakkaten böylesini beklemiyodum.
Ne biliyim şimdi diyceksiniz "Ay bunlar baya gariban galiba şu kadarcık izleyiciye okura seviniyolar yazık" ama demeyin olur mu? Yani tamam hakkaten baya seviniyo olabiliriz yeni izleyiciler ve yorumcular görünce, ama abartmayın dimi?
Amaan ne diyorum ben.
Biliyorum zaten, sizi gidi bloggerlar da aslında bizim gibisiniz. Okuyucunuz olunca seviniyosunuz, sonra arada yeni izleyiciler görünce bilgisayar başında ufak danslar yapıyosunuz. Ben bilirim sizi. Sonra "Öhöm evet nerde kalmıştık" diye ufak ufak yazılarınıza dönüyosunuz.
Arada "Oha olum 7 tane izleyim olmuş!" demek için ellerinizi klavyeden azıcık uzaklaştırıp kıs kıs gülüyosunuz.
Bilirim ben sizi.
Şimdilik affedin herkes kendi köşesine çekildiği ve kendi düşünce baloncuklarıyla yüzdüğü için.
En kısa zamanda "Dönüşü muhteşem oldu" demenize neden olacak şahanesonik yazılarla OSDM aranıza dönücek.
Seviyoruz sizi okurcanlar.
not: sabah annem gene kızdı, diş macununu ortadan sıkıyomuşum.
not2: oha bu balıklar bildiğin saldırdılar yeme. aç mı kalıyolar nedir...
5 Ekim 2009 Pazartesi
7 izleyici? Bu bir ilüzyon.
4 Ekim 2009 Pazar
Cansız olduğunu düşündüğümüz ama aslında içinde küçük insanlar barındıran şeyler
-Çalar saat
-"Butt dialing" yapan cep telefonu
Uzaktan kumanda ve televizyon ikilisi
Cizirdayan hoparlorler
Sokulen parcalanan ayakkabilar
bunlar geldi aklıma, bence edit yapılsın.
3 Ekim 2009 Cumartesi
Flickr okurcan!
Labdien Angie!
Now you know how to greet people in Latvian!Flickr her seferinde böyle sempatik karşılamalar yapmıyo mu, bayılıyorum.
Seni seviyorum Flickr.
2 Ekim 2009 Cuma
1 Ekim 2009 Perşembe
Bakın Ben Ne Buldum.
"Mango'dan aldığı bluzünü yatağına attığında askılar arasında yada kabinde geçirdiği, kasada beklediği tüm zamanlar aklından uçmuş gibiydi. Üzerindeki kocaman M amblemi artık ona cazip gelmiyordu. Koltuğun üzerine atılmış kotunu gördüğündeyse alışverişe gitmeliyim diye düşünmüştü. Halbuki kot eski diildi, sadece onu fazla sıkmıştı; eski diil, kenara atılmıştı..."
Maşvişnu!!:
heey...
Maşvişnu!!:
the tiki..
Angie:
"Telefonunda Berkcan'ın adını gördüğündeyse bir "hıh" sesiyle telefonu meşgule aldı. Doğumgününde kontörü olmadığı için mesaj atamayan Berkcan affedilicek gibi gözükmüyordu. Msn'e geri döndü, kız arkadaşlarının adlarını sonlarına 'mM koyarak nikine yazarken araya kalpler ekledi. Gözü tekrar telefona iliştiğinde, Samsung'un yeni çıkan modelini düşünüyordu..."
Bunu baya önce yazmıştım ben Maşvişnu'ya. Ama demek ki o Tüketim Krallığı yazısının formatı da burdan geliyo, unutmuşum ben.
27 Eylül 2009 Pazar
aslında
ehm..
sayın okurlar.. biliyoruz ki bizi sık kullanılanlara eklediniz ve ordan takip ediyosunuz ama eğer gmailsel bi insansanız blogger izleyicileri çok rahat. hayatı sizler için kolaylaştırmak içinn burda olan fermium un yana eklediği izle butonuna basarak rahat rahat yeni bişey yazılmış mı bakabilirsiniz ve en üstteki follow blog ya da heralde blogu izle olan minik butonu aramaya kalkmanız gerekmez.
bi yandan da bize "ohaa ne güzel insanlar bizi severek ailecek izliyolar yıhyıh deme imkanı tanırsınız"
the who güzeldir.
yeni bi blog mu geliyo acaba bide kardeşlere?
25 Eylül 2009 Cuma
ne desem bilemedim.

24 Eylül 2009 Perşembe
hair no more
Gerçi kısa da yakışmadı değil.
yakınmalarımdan farklı amaçlar için kullansam şu blog'u daha hoş olacak gibi. öyle olsun bakalım
U2 geliyormuş, 6 eylülde. Bir sene sonrasına konser mi olur dedim. Ayrıca Bono'nun fikrini değiştiren neymiş merak ettim.
Hmmpf.
Songs Named After A Girl
20 Eylül 2009 Pazar
bir dile hakim olmak yada turkce laf savurmanin verdigi dayanilmaz hafifligin agir basmasi
kadin- 15 percent off
(3 dkk sonra)
f- %15?
k- 15 percent off
f- $ 15
k- 15 percent off*
*"gerizekali!" manasinda bakmak
**hakim olamamak
------------------------------------------------
topsektirenanimatorumsuzenci- now say oh yeah oh yeah
now say oh yeah ouw yeaaa
* "eyvah eyvah kesmesin beni"
19 Eylül 2009 Cumartesi
şöyleböyle.
16 Eylül 2009 Çarşamba
Watch Her Disappear

and from a window across the lawn i watched you undress
wearing your sunset of purple tightly woven around your hair
that rose in strangled ebony curls
moving in a yellow bedroom light
the air is wet with sound
the faraway yelping of a wounded dog
and the ground is drinking a slow faucet leak
your house is so soft and fading as it soaks the black summer heat
a light goes on and the door opens
and a yellow cat runs out on the stream of hall light and into the yard
a wooden cherry scent is faintly breathing the air
i hear your champagne laugh
you wear two lavender orchids
one in your hair and one on your hip
a string of yellow carnival lights comes on with the dusk
circling the lake with a slowly dipping halo
and i hear a banjo tango
and you dance into the shadow of a black poplar tree
and i watched you as you disappeared
i watched you as you disappeared
13 Eylül 2009 Pazar
Literal Video.
Kaleidoscope Cake.
12 Eylül 2009 Cumartesi
ilk gün. (2 hafta gecikmeli)
5.10 da kalktım. hayır deli değilim okula gitmem lazım. İstanbul'da bu saate kadar falan sabahlanılırdı. imamlara acıyorum, hep acırdım zaten. daha gökyüzünde yıldızlar var ve gece yarısında uyanmışım kadar karanlık bi de etraf işte ona kahretsin. aynaya bakıyorum ve bi çift küfreden göz ve kıvırcık saçlar var. içeriden de sesler geliyo. ev ahalisi bu sefer benle kakmış olabilir tabi, yarın o da olmaz ona da kahretsin. odada biraz dolaşıyorum, saatin normal olduğuna inanmak için pencereye bakmıyorum. bide güneşle uyanırım falan diye perdeyi falan açmam. ne biçim saflık..çanta da külçe gibi ağır zaten.. tamam bi dakka mutlu gözükmeliyim.
Şimdi burda neden makyaja izin var anladım. herhangi nefes alan ve uyuyan bir yaratığınbu saatte uyandıktan sonra normal ve güzel gözükme ihtimali gerçekten çok düşük ve istisnalar kaideyi bozmuyo bu durumda...
off nası anlatsam? bu öyle bi saat ki "neyse sabah çalışırım" demeye kendi kendine izin vermiyo. mutlu olmam ve kahve içmem lazım. ama kahve dişleri sarartırmış.
Not: burda size nası ilk gün derslerime gidemediğimi, kaybolduğumu, aç kaldığımı ve bir ahmak tarafından düzeltildiğimi yazabilirim. ama süpermen bunu yapmıyosa ben niye yapıyım?
2.not: "ahmak" ın kim olduğunu hatırlamıyorum ve süpermeni hiç sevmem.
10 Eylül 2009 Perşembe
dontcopymyblog.
Güzel.
Ama yine bazı "şeyler" vardır ki, karşılaştığınızda tek bir şey söyleyebilirsiniz, daha fazlası yeterli olmaz, yukarıdaki derecelendirmeleri diliniz yakıştırmaz. sadece tek basit kelimelik bir tanımlama;
Yüzünüz daha duygularınızla değişmeden, o düz halinizle,
"Çok... Güzel..." dersiniz. daha fazlası çıkmaz. tanım kaldırmaz o "şey" güzelden başka. çünkü hiçbir ekstraya ihtiyaç duymaksızın, "güzel"dir o.
işte o gün, San Torini adasının en yüksek yamaçlarından birine çıkıp, ilk defa aşağıdaki manzarayı gördüğümde tam olarak bunu yaşamıştım. Ne manzarayı, ne de az önce denediğim üzre duygularımı yeterince betimleyemem gerçi ama, paylaşmak istedim sadece bu şekilde.