
Ortada dönen onca konuşma ve sonunda sahip olunmuş 9 günlük boş vakit varken Issız Adam'ı görmemek olmazdı. Herkes "mavi telaş" diyo, "kara yattın, dondun, öldün" gibi iletiler yazıyo yada "dizime yattın büyüdün" diyodu. İzlemek, öğrenmek, anlam getirmek lazımdı.
Sapanca'ya annemlerin arkadaşlarının yanına gitmiş olmamız, gece orda kalıcak olmamız, ortak kararla Adapazarı'nda bir alışveriş merkezine sırf Issız Adam'ı izlemeye gitmemizden bahsetmiycem bile. Önemsiz detaylar.
Önemli olan, aslında böylesine güzel anlatılmış bir hikayeyi, aşkla ilgili derdini anlatmaya çalışan, yalnızlığından ve yalnızlığımızdan bahseden bir yönetmeni duygu sömürüsü yapmakla suçluyor olmamız. Çağan Irmak napsaydı? Duygudan, anlayıştan, aşktan uzak bir film yapıp bizim donuk bakışlarımızı mı çekseydi perdeye? Çıktığımızda "ne kadar sıkıcıydı, çok ağırdı" mı dedirtseydi bize? Artık herkesin hislerinden uzak yaşadığını kabul edip, "Aman canıııım, nasılsa aşk meşk kalmadı artık ne lazım böyle film ayda bir sevgili değiştiren nesillere?" mi deseydi?
Dememeliydi. Dememiş de.
İşte burda iki grup var: birincisi "Ah Çağan Irmak yapmış gene yapıcağını, mendilsiz gitmeyin" diyor, öbürküsü "Duygu sömürüsü" diyip geçiyor. Hangisine mi inanmak lazım? Hiçbirine.
Babam ve Oğlum'dan beri "Çağan Irmak varya, öfff ne biçim ağlatıyo.." havası var. Issız Adam'da da aynı şey oldu. İnsanlar ağlama beklentisiyle gidip, salya sümük çıktılar filmden. Duygusal sahneler vardı, ve bence yerinde ve yeterince kullanılmıştı; tek problem insanların duygu yüklemesine maruz kalmayı taşıyamayacak durumda olmasıydı.
Aynı grup filmden sonra D&R'a akın edip soundtrack yağmalayan grup. 45likler bu filmle bi daha meşhur olmuş diyenler de çok fazla. Ama sizce de gerekmiyor muydu bu? Bi yerde "obaaaaa binlerce dansüüööözz var!!" diyen bizim kuşağımıza bu müziklerin de dinletilmesi şart diil mi? Semiha Yankı, Semiramis Pekkan hayranı olduğumu sanmayın; ama en azından onların müziğinin, zamanında yapılan Türk müziğinin Serdar Ortaç'tan, Hande Yener'den çok daha kaliteli olduğunu düşünüyorum ve bundan eminim de.
Çağan Irmak bizim nesle 45lik sevdirdiyse nolmuş? Böyle bir aşk filmine, böyle güzel Beyoğlu görüntülerinin eşliğine başka ne koysaymış? Trendden trende koşan Türk gençliği bu sefer bunu benimsediyse nolmuş?
Bence çok da iyi olmuş.
Şimdi filmi yerden yere vuran grubu incelemeye devam edelim. Neymiş? Sıradan bir aşk hikayesiymiş.
Evet, sıradan bir aşk hikayesi.
Peki Love Story'ye 1970'te en iyi film dahil 6 dalda Oscar adaylığı getiren ve 1 dalda da ödül almasını sağlayan neydi? Çok benzer bir aşk hikayesi diil miydi?
Yapmayın, filmin adı bile Aşk Hikayesi!!
Aşk zamansızdır, aşk evrenseldir. 38 yıl önce de, bugün de benzer bir konu rahatlıkla işlenebilir. Önemli olan nasıl işlediğindir.
Ve Çağan Irmak bu konuda eleştiriyi hiç haketmiyor.
Çekimleri kusursuz. Beyoğlu'nun sokakları, dipleri köşeleri, sahafları, evleri... Kitapları elinizde hissediyorsunuz. Plağın cızırtısını içinizde... Nefes aldığınızda havuçlu tarçınlı kek kokusu geliyor burnunuza. Ve siz hala "sıradan bir aşk hikayesi" diyorsunuz buna.
Melis Birkan'ın oyunculuğu çok doğal. Bir ayrılma sahnesi var ki, daha doğal olamaz. Dolaptan çıkardığı dolma tenceresi, neşeli neşeli konuşması, birer birer dolmaları yerken çocukluğundan bahsetmesi, arada gülmesi...
Ve adamın kelimeleriyle gelen ayrılık şoku. Sözlerini hatırlayamaması, konuşamaması... Sürekli "hani.. hani.." diye kekelemesi...
Klasik bir aşk filminde olsak, hıçkırıklara boğulan kız öyle tarihi laflar ederdi ki; ayrılığı daha önceden çalışmışlar zannederdiniz.
Doğru ya, filmlerde sahneleri önceden çalışıyorlar zaten.
Issız Adam'ın en güzel yanı bu işte. Doğal, sade, içten.
Konusu yaratıcı mı? Hayır, böyle birşey iddia etmiyorum.
Ama izlemeye değer. Popüleritenin peşinden giderek dahil olduğunuz kalabalıkla izlemeye diil ama; kendi başınıza, o sinema koltuğunda hisleriniz ve düşüncelerinizle tek başınıza, izlemenize değer bir film.
Ve o final sahnesi. Çaresizliğin en güzel özeti.
Kalabalıkta napıcağını bilememek...
Gidecek bir yeri olmamak, varsa da nasıl gideceğini kestirememek...
Issız Adam'la ilgili atıp tutmadan önce, herkesin izlemesi gereken film.